bugün

"us and them" diye bir şarkı var. pink floyd'dan.

dinleyin, güzel gidiyor bu ifade ile.
türkiye toplumunun son 60 yıldır yapabildiği en iyi sosyolojik tramvalardan biridir. siyasette, sporda, bilimsel çalışmalarda, milli refleklerde ve hatta mahallede bu tip durumlara çok sık rastlanır. for example:
gs futbol kulübünün taraftarı olupta;hakan şükür'ü sevenler ve hakan şükürü sevmeyenler.
örnekler çoğaltılabilir.
bu ayrımlaşma toplumsal tekamülün gayet tabi bir durumu olmakla beraber gayri tabi bir durumun hal almasındaki neden ise ötekine yaşam hakkı tanımamaya çalışması yada ötekinin hak sınırlarını ihlal etmesiyle başlar. çabalar yada önlemler arttıkça ötekide tepkisiz kalmamaya başlar ve karşılık verir.ben/biz merkeziyetçilik maksimize edilmeye başlanmıştır artık.
Eylem, miting, protestolar artar; kurumlar, statüler tavır alır. efsaneler yada mitler sorgulanı ama yerine mutlaka yenileri gelir. bu ötekileştirme mayası tutmuş ve toplum artık kıllanmaya tam anlamıyla hazırdır.
kelime anlamı itabiriyle gayet doğal karşılanabilecek ama temelde hastalıklı bir yapılanmayı işaret eden kavram.

her insanın bir benliği olduğuna göre, bizim irade gücümüzü temsil eden bir "ben" var piyasada öncelikle. e o zaman ben'in dışında kalan herkes öteki haline geliyor. ama algımıza göre bu böyle olmuyor. çünkü ben kavramı çoğu insanda herkesi "öteki" yapacak kadar güçlü değil, bu tek başınalık ona güven vermiyor ve bir "biz" arayışına giriliyor. işte hastalıklılık bu noktada peyda oluyor. çünkü herhangi bir nedenle bir araya gelen "biz" - bu dini, mesleki, ahlaki, ırksal, fiziksel veya ruhsal, ailevi aklınıza gelen herhangi bir sebepten olabilir - kendisinden olmayanı ötekileştirmeye, yani karşı durmak falan değil direkt yok saymaya başlıyor. bu durum genelde azınlık kalan kesimlere zarar veriyor; çünkü yazılı olarak adı konulmamış olsa da hatta kişiler bunu aralarında konuşmuyor bile olsa ayrımcılık toplumun kılcal damarlarına işliyor ve farklı olana yani "öteki"ne karşı yoğun bir sosyal baskı uygulanıyor. çoğu zaman ne biz, ne öteki bunu kendine itiraf dahi etmiyor.

velhasıl, günümüz toplumunda ötekileştirme ve "biz" kavramı yaratma kişileri en derinden yaralayan ve bir yığın zora koşan ama ne yazık ki gün geçtikçe yerini daha da sağlamlaştıran ve hatta büyüyüp gelişen olgular. o kadar geniş çaplı bir mevzuu ki, birey bunu en basitinden kendi ailesinde, sosyal çevresinde de fark edebilir ya da bütün o iç savaşlarda, ırksal ve dinsel ayrımcılıklarda da görebilir. işin kötüsü çare aramak da pek akıl karı gibi durmuyor. biz kavramı asgari düzeye indirilmedikçe ötekileştirmeye dur demek imkansız görünüyor, "biz" yaratmaksa toplumun ilk çağlardan beri en büyük tutkusu. hele kapitalist alanda gittikçe gelişen(!) dünyada, sınıfsal uçurumların ve rekabetin bu kadar yoğun olduğu bu düzlemde, ulus-din devleti kavramları siyasi yapılanmayı tekeline almışken "biz"i yıkmak iyice ütopya haline geliyor. ve bireysel karşı gelişler dışında ötekileştirme tam gaz yoluna devam ediyor.
bir de bundan daha sakat bir tutum olan aynılaştırmak vardır. icbar ile yapılır. batıldır.
bazı sözlük yazarları da buna uyum sağlamaktadırlar .günün başlıklarında gördüğüm ve beni rahatsız eden olaylardır.''ateistlik''
''müslümanlık''hristiyanlık'' vs. vs.örnekler çok fazladır hepsi için değil ama bazıları art niyetle ve kendisine sözlükte çıkış yolları arayan bazı uuser namzetleri için büyük kolaylık sağlamaktadır.gerçekten bilgi verici akıl mantık içeren entry girenler üstüne alınmamalıdırlar onlara bir sözüm yok.
dikotomi kavramıyla yakından ilgili bir kavram. eğer dikotomi yaparsanız, aynı zamanda eldeki unsurlardan birini de ötekileştirmiş olursunuz.
fransızcası altérité'dir.
bazı kesimlerin görüşlerini savunurken kapıldıkları hiddetle meydana getirdikleri olay. sonra falanca parti yüzde bilmem kaç oy aldı diye yakınırlar. ondan sonrada içinden çıktıkları halka aptal falan derler ki bu sıçtıkalrını sıvama aşamasına girer.
"insan bilmediğine düşmandır." yani ötekileştirmek bir nevi düşman yaratmaktır.konuşmak için bilmek gerekir. ama nedense bu ülkede bilenler değil hep bilmeyenler konuşuyor. bende mi ötekileştirdim bilmiyorum
(bkz: otakulaştırmak)
(bkz: otaku)
bazılarının, varolabilmek için şart olduğunu sandığı düşünce sistemidir. kendini tanımlamadan önce "öteki"ni tanımlarsın ve "öteki" olmayan "ben"im dersin. "ben" tanımının içinde "öteki" olduğu için de "öteki"nin olmadığı yerde "ben" de olmayacağım sanırsın. yalancı olmadan dürüstün, kötü olmadan iyinin, çirkin olmadan güzelin olamaması gibi. herkes "dürüst" olmuş olsa idi "yalancı" diye bi kavram olmayacaktı, dolayısıyla "dürüst" de olmayacaktı. sen kürt-türk, alevi-sünni, sağcı-solcu, açık-kapalı diye kendini sınıflandırdıktan sonra bir gruptaki insan sürekli olarak diğer gruptaki insanı öteki olarak görecek ve ayrım, uçurum veya artık ne derseniz o daha da derinleşecektir.
bizden olmamak yada buna zorlamak.
dışlamak, soyutlamak.
ucu açık bir kavramdır.

güce tapan insanların ve toplumdan dışlanma korkusu yaşayanların, kendisi gibi olmayanları dışmalasına ötekileştirme denir.

güçlünün ve merkezin yanındadır onlar.

merkez ve güçlü, kırsal ve güçsüz tarafından yıkılmaya mahkumdur.çünkü insanlar değişir, değişim ise isyanı başlatır. b
insanların kendi yaptıklarını veya kendinde olanları, çok doğru ve gerekli görüp bunun zıttı davranışlarda bulunan ve kendindekilere sahip olmayanlara uyguladığı baskıdır. kimi zaman görmemişlik olarak gösterir kendini, kimi zamansa karşıdakini ezme, hor görme şeklinde. ki her iki şekil de zavallıca olup kişinin bunun bir an önce farkına varması şiddetle tavsiye olunur. sarsıp kendine getirilmelidir belki de, kimbilir.
şu unutulmamalıdır ki: herkes davranışlarında ve sahip olacaklarında, kimsenin hakkını gasp etmediği ölçüde, özgürdür.
insanların en çok sevdiği eylem. (bkz: biz) (bkz: siz)
türbanlı kızlar, izmirli kızlar, kürtler, muhafazakarlar, eşcinseller, aleviler, laikçiler şeklinde uzayıp giden gruplara kendimizi bölmektir. pkk nın dağlara çıkıp yaptığını klavye başında yapmaktır. farklı şeylere inanmış insanları hor görmektir, kabul etmemektir. ülkeyi bölmek isteyen dış kuvvetlerin ekmeğine bal sürmektir. bizi biz yapan şeyleri reddetmektir.
üzerinde uzun uzun düşünülmesi gerekendir. seviyoruz ötekileştirmeyi. bizden olmayanlara karşı tahammülümüz yok denecek kadar az. hoşgörü sahibi olmanın erdemlerinin farkında olmanın haklı gururunu yaşayamıyoruz.

kızgınız, öfkeliyiz, her zaman biz haklıyız. empati kurmaktan yoksunuz. karşı tarafı anlamak yerine, dışlamayı tercih ediyoruz. kendi tercihlerimize aykırı tercih yapanları ölümüne eleştiriyoruz.

çok merak ediyorum, herkesin birbirine saygı duyması, sadece insan olduğu için bile sevmesi çok mu zor. neden bu ötekileştirme çabamız. birlik beraberlik içinde yaşamamız için başımıza daha neyin gelmesi gerekiyor...
çesitli türleri var elbet biri senin içindir. Önemli olan aile bağları ve ona bağlı olan taarruzların süneklik kapasitesi.
insan özenendir. özenerek attığı adımlar başarısızlıkla sonuçlanırsa, özendiği şeyi ötekileştirmeye başlar. bu da ötekileştirmenin bir yönüdür. birçok yönü vardır..
insan olana yakışmayan bir eylemdir.
fazla olan kesimin az olan kesime karşı yapmış olduğu eylemdir. ya fazlalığa katılırsın ya da 'öteki' olarak dışlanır, soyutlanırsın. senin kim olduğun, ne yaptığın, nasıl biri olduğun, ne kadar zeki olduğun, cinsiyetin, yaşın, inandığın fikirler vs. ne olursa olsun sen 'öteki' isen onlar için hiç bir şeysindir.
bir politika yapma biçimi. türkle kürt, fenerliyle galatasaraylı, ateistle dindar, zenginle fakir, doktorla halk, askerle sivil, polisle vatandaş...

bu ötekileştirme çabasının sonucunda ne oluyor? toplumun çoğunun kınadığı "öteki" kavramına karşı olan politikacı oy alıyor. yani "politikacı bizdendir" mesajı gidiyor.
türkiye'nin son dönemde ki en başarılı politikası.
(bkz: berikileşmek)