bugün

entry'ler (112)

galatasaray üniversitesi

6 yıl geçirilen, çok sevilen, çok nefret edilen, acıların, hüzünlerin, en güzel duyguların, mutlulukların içinde yaşandığı okuldur.

sncf

çok sağlam para kazanıyor olsalar gerek diye düşündüğüm fransız devlet demir yolları. 25 dakikalık yola öğrenci indirimi ile 5,5 euro aldıklarını söylemem ne kadar pahalı bir şirket olduğunu gösterir heralde. ayrıca fransa içi ulaşımı tamamen paris endeksli yapmaları en büyük handikaptır. şehrin doğusuna yakın bir noktada bulunan dijon şehrinden batısındaki bordo'ya otomobille 4-5 saatte gidebilmek mümkünken, sncf ile ilk olarak parise yani kuzeybatıya, daha sonra paristen bordoya yani güney batıya gitmeniz gerekir ki bu da en az 10 saatlik bir yolculuk demektir. bu şekilde aktarmalar olması nedeniyle zaman problemi yaşatan bir şirkettir. evet fransız demir yolları ülkenin en ücra köşelerine gitmektedir ama paris ve birkaç ana hat dışında trenler sürekli aktarma yapmakta ve bu aktarmalar hiç de mantıklı süreler dahilinde gerçekleşmemektedir.

bir diğer olumsuz yanı, sncf sendikalı işçilerden oluşan bir şirket olduğu için, grev yapmayı çok seven fransız halkının hemen her grevinden etkilenmektedir. bu etki 2010 ekim ayı emeklilik reformuna karşı grevlerde olduğu gibi kilitleyici boyutlara ulaşabilmekte ve hayatı durdurabilmektedir. malum fransada şehirlerarası ulaşımın tek yolu uçak veya sncf in trenleridir ve 2010 ekimi boyunca birçok hatta seferlerin ancak %30 luk bir kısmı gerçekleştirilmiş, bir çok küçük hattaki tüm seferler iptal edilmiştir.

bu olumsuzluklarına rağmen, diğer avrupa ülkelerinin trenleriyle (en azından benim gördüklerim) karşılaştırıldığında, daha konforlu ve kaliteli trenlere sahip olduğunu düşünmekteyim.

dijon

Fransa'nın Bourgogne eyaletinin başkenti ve bu eyaletin Cote d'or departement'ına ait en büyük şehridir. Çevresindeki köyleriyle birlikte 250.000 kişilik bir nüfusa sahiptir, şehir merkezi nüfusu ise 150.000 dolayındadır. 250.000'lik nüfusu ile 440 şehri (ville) bulunan Fransa'nın 18.büyük şehridir. Ekonomisi genel olarak tarıma ve eczacılığa dayanan yeşil bir aristokrat kentidir. Zamanında şehrin ileri gelenleri ağır sanayinin şehre sokulmaması ve var olan ağır sanayinin şehirden uzaklaştırılması için mücadele etmişler ve dijon'un bugünkü ekonomik yapısının temelini atmışlardır.

Bir erasmus ögrencisi olarak istanbul'dan gidildiğinde başlangıçta büyük sıkıntılar yaşatabilmektedir. örneğin akşam 8'den sonra açık bir restoran bulamazsınız, bu durum tüm fransa'da benzer olsa da dijon'da yapılabilecekler gerçekten çok sınırlıdır. akşamları gece hayatının dışında herhangi bir macerası yoktur, hatta gece dışarı çıkan gençler dışında sokakta kimseyi göremezsiniz. bunun yanında gece hayatı çok renkli bir şehir de değildir.

önemli bir başka sorunu ise, havaların gerçekten çok erken soğuması ve soğuyunca bir daha ısınmaması diyebilirim. ekim sonundan itibaren sıcaklık 10 derecenin üzerine bir daha çıkmaz. çok aşırı kar yağmaz ama müthiş bir ayazı vardır. bu da soğuğa alışmamış bünyede ters tepebilmektedir.

bu olumsuzluklarının yanında tarihi bir şehirdir. fransa'da pek çok şehirde oldugu gibi tarih kokar. ancak bu şehrin farkı neredeyse hiç yeni yapılmış bina göremezsiniz. bununla birlikte sakin bir şehirdir, kafa dinlemek için idealdir. ayrıca göçmen oranının düşük oluşu şehri güvenli bir yapıya da sokmaktadır. ancak fransız oranının çokluğunun şehre pahalılık gibi bir dezavantajı da olmaktadır.

coğrafi anlamda fransanın kuzey güney hattında ortasında, doğu batı hattında doğusuna yakın bir yerde yer alır. başkent paris ve en büyük 3.şehir olan lyon'un tam ortasındadır. paris ve lyon'a 1,5 saatlik tgv yolculuğu ile ulaşmak mümkündür. almanya, isviçre, italya lüksemburg sınırlarından çok uzakta yer almaz. ancak şehirde uluslararası bir havalimanı olmayışı ryan air ve easy jet gibi firmaların ucuz seferleriyle avrupa turu yapma fırsatını elden almakta, kişiyi sncf ve eurolines'ın eline mahkum etmektedir. bunlardan sncf de yüksek maliyeti, eurolines ise otobüs yolculuğunun zorluğu nedeniyle cazip gelmemektedir. bu kadar güzel bir geopolitik konumu olan dijon sahip olacağı uluslarası bir havalimanı ile daha çok gelişme katedebilir.

ecole superieure commerce de dijon adında bir grand ecole'e ve bourgogne üniversitesine ev sahipliği yapar. erasmusa giderken ve yüksek lisans yapacakken benim için eğlence esastır diyen bünyeye pek tavsiye edilmez.

beşiktaş da oynamak

fenerbahçeli akıllı taraftarlar olabileceği gibi, mal taraftarlar da olabildiğini gösteren başlıktır. bunu yazan ise mallığını ortaya dökmüştür.

mehmet aurelio

hakkında sarfedilen muhalefet cümlelerini okuyunca sinirden küplere bindiğim oyuncudur. fenerbahçeli arkadaşlar bir kere ne bu bizim eskimiz muhabbeti ? aurelio sanki 13 yaşından beri önce altyapıda sonra a takımda oynamış fenerbahçeli bir oyuncu. adamı türkiyeye getiren de siz değilsiniz, zamanında trabzonspordan aldınız. siz trabzondan alırken trabzonun eskisi değildi, şimdi sizin eskiniz mi oldu. kaldı ki 2007 de adam betise transfer olurken arkasından söylemediğiniz kalmadı, çünkü gitmesini istemiyordunuz, sindiremiyordunuz içinize.

beşiktaşlı muhalefet kanadına gelince, hiçbirimiz istemeyiz, zamanında beşiktaşa rakipken sakat bir davranış göstermiş oyuncuyu, ancak o olayı birlikte yaşadığı ricardinho ne verdi ki beşiktaşa, ya da ne derece beşiktaşlı hissetti kendini. hem böyle bir zamanda bu kadar ucuza ihtiyacınız olacak bir bölgeye başka kimi transfer edebilirdiniz ki.

15 temmuzdan beri 5 avrupa kupası 2 lig maçı yaptık, arada özel maçlar da oldu. ernst resmi maçların tamamında oynadı, henüz 40 gün olmamış 15 temmuzdan beri. ernst şu an orta alanın sigortası olabilir ama bu herifin üzerine bu kadar yüklenirsek adam ya sakatlanacak ya da ben miyim bu takımın amelesi diye isyan edecek. sarı kırmızı kart cezalısı olma ihtimali de cabası.

eğer necibi kesme ihtimalinden korkacak ve bu nedenle ön libero transferi yapılmasın diyecekse beşiktaş taraftarı, necip veya ernstten birisi veya ikisi aynı anda sakat veya cezalıyken beşiktaşı kimin kurtaracağını düşünsün.

bunları düşünmek için de belki günlerdir girilen robinho şimarıklığını bırakmak gerekiyor. ersnt ve necibi rahatlatmasıyla, türk pasaportuyla, ucuz maliyetiyle, o bölge için gerekliliği ile robinhodan çok daha mantıklı transferdir, beşiktaşıma hayırlı olsun.

galatasaray üniversitesi

2010 2011 eğitim öğretim yılında, 26 kişilik işletme 3.sınıf döneminden erasmusa gitmek üzere başvuran 14 öğrenciyi de burslu olarak erasmusa gönderecek üniversitedir. diğer bölümlerinde de oran (%100) bundan farksız değildir. bu da göstermektedir ki oransal anlamda erasmus programına en çok öğrenci gönderen türk üniversitesidir.

21 ağustos 2010 beşiktaş ibb maçı

schuster'in ayıp ettiği ruhu okşayan hafif rüzgarlı istanbul akşamında kederlendirdiği maçtır. kendisi oyuna bu 11 le başlarken birşeylerin kötü gideceğini hiç düşünmemiş olamaz. boboyu 18 dışı bırakarak topa vuracak forvet kalmadığı gerçeğini görmezden gelemezdi, bunun bir açıklaması muhakkak var ancak biz yine teoriler üretip tartışacağız. en büyük gerçek ise yaptığımız 8 resmi maçta henüz hala tr liginin ilk 5'ini zorlayacak bir ekiple oynamadık buna ibb dahil. o zaman göt kalkmasındansa hocanın bir daha rakibi ve ligimizi aşağılamamasını temenni ederim, ayrıca orta göbek ve forvete alınacak kaliteli birer türk oyuncu 50 robinho'dan daha hayırlı olacak beşiktaş için.

rte sözlükte yazar olsa açacağı başlıklar

(bkz: değişim)
(bkz: üzerindeki gömleği çıkarmak)
(bkz: herkes 3 çocuk doğursun)

12 eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu

9 10 11 eylüldeki bayram tatili sonrasına gelen 12 eylül pazar günü yapılacak olması nedeniyle ve ayrıca çok da fifi durumunda olan benim gibi bir çok vatandaş nedeniyle katılım oranının çok yüksek olmayacağını düşündüğüm referandumdur. zaten konışulması gereken de katılım oranı değil, katılacakların bilinç seviyesi. yaz tatili olan şu günlerde bol bol vakit bulup her seçim öncesi olduğu gibi etrafımı gözlemliyorum, kim ne diyor, dediklerini neye dayandırıyor diye görmek için. benim için sonuçların bir önemi de yok, sadece insanların kendilerini kaptırmalarını görmek, dışardan yorumlayabiliyor olmak hoşuma gidiyor. 12 eylül referandumu için de gördüğüm en net şeyi toplumun eğitimli olsun - eğitimsiz olsun, evetçi - hayırcı olsun, laik - muhafazakar olsun hiçbir kesimi neye oy vereceğini bilmiyor, hiç kimse değişikliğin neleri kapsadığından zerre haberdar değil. işin garip yanı muhalefetini sert bir halka yararlılığı olmayan değişiklik çizgisine oturtan chp seçmenlerinin dahi neden hayır vereceklerini açıklarken kullandıkları en büyük argüman, paketin akp tarafından hazırlanmış olması. evetçi akp seçmeni tarafında da durum farklı değil, onlarda da genel yaklaşım tayyip erdogan yapıyorsa dogru yapar şeklinde. kısacası son 2 seçimdir baykalla akp karşısında elitist bir çizgide muhalefet eden chp nin bugün referandum propagandasının şeklen akp ninkinden bir farkı yok. hatta şu sıcak yaz günlerinde günde 3 şehirde miting yapan kılıçdaroğlu'nun chplilik değerleriyle değil kendi karizmasını öne çıkararak vatandaşın oylarını hayıra, sempatizanlığını da chpye cevirmeye çalıştığı su götürmez bir gerçek. bir de bu iki partinin yanında referandum konusunda tabanı ile yönetimi farklı telden çalan ve nedense miting dahi yapmayan (ki bu anlamda akp ve chp den daha mantıklı buluyorum kendilerini) mhp var. kısacası kimse neyin değiştiğinin ne olduğunun farkında değil. oylanacak 26 maddenin takım tutar gibi tutulan partinin görüşüne göre verilmesinin de bu değişikliği halkın demokratik anayasası yapmayacağı bir gerçek. oy verirken değişikliğin kendinde yaratacı değişikliği bilmeyen halk sonuç ne olursa olsun kendini savunmayı nasıl öğrenebilecek. başka bir deyişle dürüst kılıçdaroğlu, karizmatik erdoğan nidalarıyla daha kaç referandum ve seçim süreci izleyeceğiz. değişiklik peketi bu bilinçle oylanacakken insan keşke mecliste kabul edilseydi veya tüm maddeler 330 dan da aşağı alıp direkt reddedilseydi diye düşünmeden edemiyor.

esat dergi

fenerbahçe şakşakçısı bir yazardır. nedendir bilinmez gürcan bilgiç gibi fenerbahçenin haklarını gayet savunan bir yazara sahip spor x bu holigan adamı da kadrosunda barındırır. sporx ten soğuma, tıklamama, okumama nedenidir.

bir beşiktaş olamayıp türkiye yi rezil eden takım

(bkz: delinin biri kuyuya taş atmış 40 akıllı çıkaramamış)

2 takımımızın da uefa dan elenmesi

lig şampiyonunun fenerbahçe ya da galatasaray olacağını hemen hemen netleştirmiş gelişmedir.*

beşiktaş

17 ağustos 2009 pazartesi günü oynanan antalyaspor maçının 75.dakikasından, 30 eylül 2009 çarşamba akşamı oynanan cska moskova maçının 90.dakikasına kadar gol atamamış takımdır. bu arada bu takım 4 ü lig 2 si avrupa kupası olmak üzere 6 maça çıkmış 4 ünü kaybetmiş 2 sinde berabere kalmış hiç kazanamamıştır. bir beşiktaşlı olan beni ve bir çok taraftarını hayal kırıklığına uğratmıştır. yukarıdaki istatistik eleştirilmesi gerekenin sadece yönetim değil aynı zamanda teknik kadro ve oyuncular oldugunu da göstermektedir.

30 eylül 2009 cska moskova beşiktaş maçı

beşiktaşlı olanı bile uyutan maçtır. bu derece ruhsuz oynayan topçuları birarada görmek,dalga geçer gibi 11 çıkaran teknik direktörü görmek, paraları sokaga atan otoritesini bi türlü kuramayan bi başkanı görmek beşiktaşlı taraftarı müthiş bir umutsuzluğa itiyor. sanki tren hem avrupada hem ligde çoktan kaçtı gibi en azından siz toparlansanız da taraftarın aklından şu iğrenç 2 ay kolay kolay silinmeyecek.

pascal nouma

şu anki beşiktaş takımı futbolcularında olmayan derecede takım için savaşma ruhuna sahip oyuncudur.

kürtlere demokratik özerklik verilmeli

demokratik açılım diye tabir edilen şey, doğu ve gündeydoğu anadolunun ekonomik olarak kalkındırılması olarak kastediliyor herhalde. neye demokratik açılım yapacaksınız amına koyim. türkiyedeki her bireyle hem toplumsal hem özel alanda aynı haklara sahip kürtlere mi. peki neden, daha da ayrıcalıklı bir yapıya kavuşssunlar diye mi. zaten aynı demokrasi altında aynı muameleye tabi tutuluyoruz. bir ulus devlet içinde belirli bir etnik kesime yönelik demokratik açılımın lafının geçmesi dahi bi dünya karışıklık yaratacaktır. memlekette sanki türk olmayan tek unsur kürtlermiş havası estirmeyelim der, demokratik vatandaşlığın sadece kürt halkı için değil tüm türkiye vatandaşları için tanımlanması gerektiğini vurgularım.

ülkücülerin odtü de teşkilatlanamaması

(bkz: orta dogu teknik solcular universitesi)

28 temmuz 2009 anderlecht sivasspor maçı

sivasın çıktığı 5.avrupa kupası maçında bu rakamın hatrına olsa gerek 5 gol yiyip bıraktığı maç olmuştur. kaldı ki anderlecht abartmak isteseydi çok daha vahim bir skor olabilirdi sivas için. teknik direktörlerine kapak olsundur bu skor. ki bence üzülmemek gerekir, gruplara kalıp daşşak geçileceğine ya da play off ta arsenalle eşleşeceğine şimdi elen. olan türkiye'nin şampiyonlar ligi kontenjanına oldu başka bişey değil. bundan sonra mümkünse sivas ilk 2 ye girmesin ligde. fb, gs ya da trabzon girsin çıktığı ilk maçta 5 gol yiyecek takım girmesin.

öss 2010

bu yıl sınava girip tercih yapma hakkı elde etmişlere, ben şunu bunu begenmem bi daha girecem şimarıklığını yapmamalarını tavsiye ederek 2010 da yeniden girmemelerini öğütleyeceğim sınavdır. uğraşmayın arkadaşım yök saçmalıklarıyla. biz de 2006 sistem değişikliğinin ilk kurbanlarıydık. dershaneler bile bi süre ne olup bitti anlayamıyor sistem değişince, ortada yüz bin türlü dedikodu dolaşıyor, şöyle böyle olacak diye. bu yıl da aynısı olacak. lise son sınıf ögrencisi olacaklara tek söylenecek söz süpesiz eskiye oranla daha zor bir sistem sizin için. bu yıldan arda kalacak yerlesemeyenlerin ise hepten siki tutacagını düsünmekteyim.

galatasaray üniversitesi

oss ye girmis ve su siralar tercih yapacak adaylara hakkinda cok onemli bir hususun vurgulanmasi gereken universite. ey galatasarayi yazmayi dusunen ogrenci kardesim; bu okulda hazirlik egitimi iki yildan bir yila dusurulmustur. bu degisikligi bilmeyenlerin sozlerine gelme.