bugün

entry'ler (72)

sözlüğün kemalist propaganda yapması

biraz önce tesadüfen karşılaştığım ve beni hayretlere sürükleyen olay. bir dahi olduğumdan ve her sevimli dahi gibi küçük şeyleri unuttuğumdan şifremi yanlış girmiştim. sözlük adeta beni azarlıyormuş, adeta benim kürtçü bir aczmendi olduğumu biliyormuş gibi önüme bir kod sundu. ve onda maalesef "atam" yazıyordu, o kodu yazmak zorunda kaldım. ilk önce elim gitmedi ve inanın buraya girip bunu yazmak gibi bir amacım olmasaydı o kodu boykot eder (boykot etmek kürtçü reflekslerim arasında) ve sözlüğe giriş yapmazdım. neticesinde böyle bir propagandanın sözlükte kaç kişiyi mağdur ettiğini de bilmiyoruz, derhal bir şeylerin yapılması lazım. ben bu haberi buraya taşıyarak ilk adımı attım, sonraki adımları cesur arkadaşlarımızdan göreceğimiz günler yakındadır inşallah.

başarılarınız diye sorulduğunda şampiyonluk demek

fenerbahçeli davranışı. gözler kapalı, kafa hafif yukarıda, "adam sen de" dermiş gibi. "tabii ki şampiyonluk, herhalde şampiyonluk, takımımın şampiyonluğu! işte benim hayatım bundan ibaret. tek başarısı tuttuğu takımın şampiyonluğu olan, kah demet akalın dinleyen, kah serdar ortaç çalarken büyük güneş gözlüklerimle sahilde güneşlenen biriyim" diye cevap veriyor.

hayattaki tek misyonum şampiyonluktu

dışarıda delicesine sevinen binlerce fenerbahçe taraftarın yanına gidip bu amaçsız kalabalığa bir de yakından bakmak istedim. kendisinden geçen ve uzaktan en sevdiği sanatçının demet akalın olduğu belli olan bir taraftarının yanına gittim, ilk önce onu "bürrrrşşş. yavaş oğlum, oğlum" diyerek okşadım. sakinleşince "ne yani şimdi bunlar" diyecek oldum ki "abi ben çok boş beleş bir insanım. hayattaki tek misyonum takımımın şampiyonluğunu görmekti, onu da tamamladım. şimdi ne yapacağımı bilemiyorum" diyerek omzuma çöktü, ağlıyordu. bunların geçeceğini söyleyip, yüzümdeki tiksintiyi göstermemeye çalıştım.

gençler namaz var mı

geçenlerde bahariye'ye doğru çıkarken içmekte olan gençlere gidip yönelttiğim soru. gidip çok sakin bir şekilde, tebessüm ederek bu soruyu sormama rağmen beni şeriatçılık, yobazlık ve islamcılıkla suçlayıp çok afedersiniz kalçama doğru bir tekme savurdular. yere düştükten sonra hiçbir şey demeyip uzaklaştım yanlarından.

neden o namazı bırakıp bana katılmıyorsun

yanıbaşımda birden namazını kılmaya başlayan arkadaşımı en komünist hislerimle baştan çıkarma sözüm. arkadaşım namazını yarıda kesip açtığım skol'un tadına bakarken yüzünü buruşturmuş ve benim iyi ki orada olduğumu söylemişti. öğrencilik yıllarımı özlüyorum.

hobilerim namaz kılmak oruç tutmak

"hobilerini sayar mısın?" sorusu karşısında islamın şartlarını zorunluluk olarak görmeyip bir hobi saymış olan samimi kişinin cümlesine girişi olabilir pekala bu. eğer bunu bir kadın söylerse onu derhal nikahıma alır, erkeği de kankitom bellerim. çok sevimli.

cv ye beni bir de namazda görün diye not düşmek

namazına ve kadrolaşmaya güvenen insan hareketi. dostlarım siz ne derseniz deyin ben bu sevimli arkadaşı yanıma alır ve ona büyük bir sorumluluk ve iyi bir maaş verirdim.

namazda saflar arasından halay çekerek çıkmak

geçen gün mensubu bulunduğum cemaatimin bir hayli kederli olduğunu görmem neticesinde yaptığım hareket. herkes asık suratıyla namazını eda eylerken birden telefonumdan zer mircan'ı açtım ve titreyerek bir yılan gibi ilerleyerek halayımı icra ettim. o günün akşamında çocuklarımıza tatlı bir hikaye anlatacak olmanın mutluluğuyla ve yarın için sözleşerek ayrıldık.

tekbir getirirken varoluşunu sorgulamak

geçen gün üniversite kapısı önünde dava arkadaşlarımla yine bir yeminimizin sonuna gelirken yaptığım eylem. her şey birdenbire gelişiverdi, o an ağlayarak yanımdaki arkadaşıma "neden? nedeeen?" diye sorduğumu hatırlıyorum. "sus ve tekbir getirmeye devam et" komutu sonrası kendimi toparlamaya çalıştım ve tekbire eşlik ettim.

arkadaşlar ne yapıyoruz biz allah aşkına

bir cuma namazı esnasında cemaat olarak camiiye sığamayıp sokakta ibadet etmeye başlamadan önce dudaklarımdan dökülen söz. bazıları hak verdi, ama sonra huşu içerisinde namazımızı eda eyledik.

yine mi maklube var kankito ya

elimdeki maklubeyle salonumuza "ta taaaaaaam" diye giriş yaptığım an ev arkadaşımın ağzından çıkan söz. sonra ilmi sohbetler yaptık.

polisin vurmaması bi kere bile kimlik sormaması

(bkz: copu çıkarttığı an oracıkta sevişmek istiyorum)

copu çıkarttığı an oracıkta sevişmek istiyorum

geçen gün yol üzerinde yavaş yavaş yürürken polis meselesini tartıştığım arkadaşımın feryadı. ona ilk önce neden polisi bu kadar savunduğunu, neden çok haksız olsalar dahi bu tutumundan hiç taviz vermediğini sordum. terlemeye, sürekli kekelemeye ve gözlerini kaçırmaya başladı. başka bir sebep olduğunu anlayıp daha çok üzerine gitmeye başladığım an bu sözü adeta sayıklarmış gibi söyledi. biraz duraksadıktan sonra ona homofobik olmadığımı söyledim ve cinsel arzusunun başkalarına karşı öfke oluşturmamasını, her durumda polisi savunmamasını ona tembihledim. yolumuza devam ettik.

bugün polisi savunmak için ne yaptın

iki oda bir salonluk, merkezi ısıtmalı ataköy'deki dairemde minik, sevimli salonumda bulunan tablo. altında güneş gözlüklü bir polis var, elinde silah ufuklara bakıyor. ne zaman salonuma otursam ve şöyle rahat rahat koltuğuma yayılsam duvarda bu çarpıyor gözüme ve bir huzursuzluk çöküyor istemeden. o gün bir şey yapmamış olduğumu hatırlayıp, derhal derin düşünceler arasına giriyor ve ne yapabileceğimi muhasebe ediyorum.

ailesi onu oraya okumaya gönderiyor

yüzyıllardır bitmeyen klişe. lenin de zamanında muzdaripmiş bundan, kazan üniversitesi'ndeki yıllarında lenin'in aktivistliğini gören arkadaşları "abi sonuçta ailesi onu oraya okumaya gönderiyor, haksız mıyım? ne gerek var böyle şöylere, buralar siyaset yapma yuvası mı?" diyerek tepkilerini koymuşlar. işte ta o dönemi de kapsayan, fransız devrimi'ne kadar uzanan bu klişe tabii ki bugün de geçerliliğini koruyor ve yolumuzu aydınlatıyor. he abi sen de haklısın he.

istanbul üniversitesi öğrencilerinin yumruklanması

ayrıca polisin görevleri arasında "öğrencileri kendi okulundan yaka paça dışarı atma"nın da bulunduğunu öğrenmeme vesile olmuştur.

istanbul üniversitesi öğrencilerinin yumruklanması

düşünmek eylemini çoktan geride bırakmış olan kişilerin, onyılların klişe dilini kullanarak öğrencilere bok attığı olaydır. devletin bir organının, halk üzerinde yarattığı tahakkümü savunanlar, polisin öğrencileri zor kullanarak, tartaklayarak, yumruklayarak okullarından çıkarılmasına göz yumanlar, bunu savunanlar en hafif tabirle adice bir davranış içerisinde olurlar. insanlık onuru diye bir şey vardı en son?

11 eylül 2010 sırbistan türkiye basketbol maçı

yalnız maç sonrası röportajlarda ne kafaya vuruldu arkadaş. son olarak: heeeeee, heeeeöeöeee. (bkz: ihsan bayülken)

kitap alırken dikkat edilmesi gereken hususlar

özellikle dünya klasiklerinden bir eser okumak istiyorsanız en başta dikkat edilecek husus yayınevi olmalıdır. bana göre dikkatsiz ve özensiz çevirileriyle kum saati ve bordo siyah yayınlarından özellikle kaçınılmalıdır. tamamen ekonomik düşüncelerle alınan kitaplar sizi klasiklerden soğutabilir. çok kötülemiş gibi olmayayım, bahsettiğim yayınevi bünyesinde çalışan arkadaşlarım olayı kişiselleştirmesinler. ya bak sorun sende değil yayınevinde anladın mı?

paraya kıyarak, klasiklerde bilhassa rus edebiyatında iletişim yayınları en doğru seçim olacaktır. (yerel kanalda reklam sunan samimiyetsiz sesi hatırladın mı? o tonlamayla konuşuyorum) dostoyevski ve tolstoy çevirilerinde ergin altay ve leyla soykut gibi usta çevirmenlerin verdiği emekleri hissederek ve gerçekten zevk alarak okumak o kitapları muhakkak daha değerli kılacaktır.

duvara çare sarıgül yazarken sevgiliye yakalanmak

karışık bir durum. haliyle sevgilin kızacak "ama ben senin ateşli bir komünist olduğunu biliyor ve seninle marksizm için mücadele vereceğiz sanıyordum." diye üzülecek, bu durumda "tdh ve mustafa başkan bu ülkenin geleceği aşkım. tdh'nin bir fedaisi olmamdan utanıyor musun yoksa?" diye sorun. alacağınız cevaplar sizi hayrete düşürecek. ama birlikte tdh gençlik kollarına girmeyin, çok tiksinç olursunuz... ne tdh hiç olmayacak mı? hayır olamaz, olamaaaaaz.

(bkz: istanbul un gerçek fatihi kenan abi) *