bugün

entry'ler (39)

kavga anında söylenir

öyleeee miii??? yada
demek öylee haa?

insan kaç yaşında yaşlanır

çocukken uğruna ölecek kadar çok sevdiği amcasını ve dedesini toprağa verdiği an..

sözlük yazarlarının itirafları

bugün çok sevdiğim birinin, artık bana ihtiyacı kalmadığını anladım.. bencilce belki ama, onun bana ihtiyacı olması demek, sonsuz sevgisi demekti.. şimdi ihtiyaç gitti, sevgisi kaldı..
onu benden daha iyi veren birini bulduğu gün, o da gidicek diye ödüm patlıyor..

sinirlenip nereye gittiğini bilmeden yürümek

eğer kavga edipte ayrıldıysan sevdiğinin yanından.. ve bu yüzden deli deli yürüyorsan, içten içe seni durdurmasını beklersin.. "nereye gidiyorsun?" "dur, dinle" demesini beklersin.. eğer gelmezse yürüyüp sonunda pes edip, paşa paşa evine dönersin.

hiç gelmeyecek birini beklemek

"belki" lerledir bekleyiş, "ama" larla kandırırsın kalbini, "keşke" lerle acını hatırlatırsın sevdiklerine, ama "emin" olduğun şeyleri tekrarlayamazsın kendine.. "o gelmeyecek çünkü.."

izlemeyi bırak adına bile tahammül edilmeyen dizi

(bkz: yer gök aşk)
(bkz: kızım nerede)
(bkz: kılıç günü)

daral gelince yapılacak en güzel şey

en yakın arkadaşını aramak, onunla mümkünse deniz kenarında bir yere gidip, iki lafın belini kırmak...
eğer olmazsa, bir kadeh içki almak, ışıkları kapatmak ve rahatlamak..

aşıkken yapılan salaklıklar

dakika ile saat aynı rakamı gösterdiğinde, onun seni düşündüğüne inanmak..

hayat

"ben nereye gidersem yalnızlığımın başkenti orası"

yedinci nesil

nesilden nesile geçmek uğraşır durur.

buraya basınca ne oluyor

annemin digiturk plus kumandasıyla yaşadığı tek ilişki..

hastası olunan sözler

"Uzun bir tartışma her iki tarafında haksız olduğunun delilidir. "

Voltaire

yalnızlığı tek cümleyle açıklamak

o gitti..

bir erkeği etkilemenin yolları

onunla aynı dili konuştuğunu farkettirdiğin an.. ne dediğini anladığın, saygı duydugun, gözlerinin içine baktığın ve gerçek olduğunu hissettirdiğin o andır..

ben bu yazıyı sana yazdım

"En güzel beraberlik seninle olmak diyorum, nasıl en korkunç yalnızlık sensiz olmaksa... Biraz önce buradaydın. Aradan geçen zaman henüz kokunu bile dağıtamadı. Oturduğun koltukta ağırlığının izi duruyor. Dokunduğun her yerde sıcaklığın var, baktığın her şey de aydınlığın.

Gittin mi? Ben şimdi yalnız mıyım? Duvarlar üzerime yıkılıyor, yüzümde parçalanıyor aynalar, resim çerçeveleri. Tarifi mümkün olmayan bir boşluk içindeyim. Gözlerim kapıda, belki yine gelirsin diyorum. Uzaktan ayak sesleri geliyor. Sen değilsin gelen biliyorum, ama yine de bir ümit var içimde vazgeçemediğim.

Bir sigara yakıyorum ve seni arıyorum dumanın havada çizdiği şekillerde. Sonra ne yapacağını bilmeyen ellerime bakıyorum bir zaman. Ellerim hala ayrılırken ellerine temas etmenin hazzı içinde şaşkın ve kararsız. Oysa , o ellerle şimdi şiirler yazabilirim senin için, sana yokluğumun dayanılmazlığını anlatabilirim.

Zaman hayli ilerledi. Evine varmış olmalısın. Kulağım telefon sesinde. Beni aramanı bekliyorum. Telefonun her çalışında umutla uzanıyor ellerim ahizeye. Oysa hep bir başkası çıkıyor karşıma. Kahroluyorum. Senden başkasının varlığına değil, sesine bile tahammülüm yok artık.

Ağır dayanılmaz saatler geçiyor. Nihayet senin sesin telefonda. Beni anlayan, o özlemli kısık sesin. < Nasılsın > derken bile yüreğimi heyecanla dolduran, kanımı tutuşturan sesini işitmenin sevinci sarıyor her yerimi. Hiç bitmesin istiyorum konuşmamız. Senden başka bir şey düşündüğüm yok, dünya umurumda değil. Konuşuyor konuşuyoruz ve < Allahaısmarladık> diyorsun. Sana düşündüklerimi söyleyemiyorum.< Ne olur, yine gel ve hiç gitme artık> diyemiyorum. Boğazıma bir şeyler düğümleniyor. Ellerimde soğuk, hissiz bir aletle yapayalnız kalıyorum. Biraz önce sesini bana ileten telefon düşmanım şimdi.

Hırsla ve kinle bakıyorum bir zaman. Sonra sevdiğin bir plağı çalmak geliyor aklıma. Birden seviniyorum. Herşeye rağmen yine seninleyim, ne iyi. Beşinci senfoniyi dinliyorum. Odayı orkestranın güçlü, tanrısal sesi dolduruyor. Hiç ayrılmadığımıza ve ayrılmayacağımıza inanıyorum. Yüzyılların ardından bir Beethoven sesleniyor, isyan ediyor zamana. Ve sonra bir başka plakta Schumann ağlıyor, ben ağlıyorum, uzaklarda sen ağlıyorsun. Aşkın ve sanatın ölümsüzlüğüne bir kere daha inanıyorum.

Artık seni sevdiğime pişman değilim."

hayatını bir kelimeyle özetlemek

(bkz: gaydırı gubbak)

asırlara meydan okuyan sözler

Mustafa Kemal Atatürk köşkte önemli bir davet verir, ülkenin ileri gelenleri köşkte buluşacaktır. Tüm köşk çalışanları o gece için tembihli ve çok özenlidir. ingiltere başbakanına servis yapan garson'un ayağı takılır ve tepsiyle birlikte yere düşer.

Gazi şöyle der;

"Efendim görüyorsunuz milletime herşeyi öğrettim ama uşaklık etmeyi öğretemedim."

elli yıl sonra gazete manşetleri

Deniz Baykal "yakında yine beraberiz" diye açıklama yaptı..

babanın söylediği unutulmayan sözler

cep telefonu faturası çok gelen kıza söylenenler;
baba: işte bu faturan, bak incele.
kız: ...
baba: işte bu harcadığın para dördümüzün annenin senin kardeşinin ve benim paramız, dilediğin gibi harca.

baba odadan gider.. (bkz: tokat atsan daha iyi değil miydi)

kilis

yemekleri müthiş, şivesi kendine özgüde olsa akılda kalıcak kadar aksanlı, sargı burmanın, tepsi kebabın kesin yenilmesi gereken yer.. bazende öyle dükkanlara girersiniz ki, masanın altından orjinal sony dvd satar ama dükkanda satılan ürünlerin hepsi squny'dir.. neşelidir insanı, tersi pistir, dolandırıcıdır ama arkadaşına kazık atmaz..