bugün

entry'ler (2)

ekşi sözlük çaylak onay sırası

yıllar geçti baktım gördüm daha 12bin. bir aralar max. 8bin falan olmuştum sonra tekrardan eski rakamları görmeye başladım. gördükçe de hüzünlendim. son çare uludağ sözlük diyorum.

another earth

--spoiler--
filmde rhoda, john’a bir kozmonotun hikayesinden bahseder:
rus kozmonotun hikayesini biliyor musun? işte bu kozmonot, uzaya giden ilk insan. ruslar, amerikalıları alt etti. işte bu kozmonot kocaman gemisiyle uzaya gidiyor, ama kendisinin yaşayabileceği alan ise küçücük.
kozmonot orada, penceresinden dünya’yı ilk kez görüyor. yani demek istediğim, bu adam dünya’ya ilk defa dışarıdan bakıyor. ve o anda kendini kaybediyor.
ve birden bire kontrol panelinde garip bir tik sesi gelmeye başlıyor. kontrol panelini söküyor, aletlerini alıyor. o tik sesini bulmaya ve onu durdurmaya çalışıyor. ama bir türlü bulamıyor. bir türlü durduramıyor o sesi. ses sürekli geliyor. birkaç saat sonra bu ses ona işkence gibi gelmeye başlıyor.
bu sesle geçen birkaç gün sonra ise bu sesin onu çıldırtacağını biliyor. kafayı yiyor. ne yapacak? uzayda kapalı bir alanda tek başına. bu sesle geçireceği 25 günü daha var.
kozmonot şuna karar veriyor: akıl sağlığını korumasının tek yolu bu sese aşık olmak.
gözlerini kapatıyor, hayal gücüne dalıyor ve sonra gözlerini açıyor. artık o tik sesini duymuyor. onun yerine müzik duyuyor. uzaydaki bu yolculuğunu huzur ve mutluluk içinde geçiriyor.
--spoiler--


ders boş olduğundan vakit geçirmelik diye izlenen bir film. bir kez daha izleyince vakit geçirmelik olmadığını anlıyorsunuz. içinde derin felsefik manalarda barındırıyor. sevdim ben. siz de izleyin. önerim olsun.