oluyor çünkü burası türkiye

oluyor çünkü diye başlayıp bu oluşları sadece buranın türkiye olması ile sonuçlandıran yüzeysel bir bakış açısı. oysa gerçekte var olan nedenler yüzeyselliğin homojen yapısı ile uyum göstermeyecek derecede çeşitlilik ve derinlik gösterir.

halkın büyük bir bölümü açlık, sefalet içinde, mutsuz sadece bir alışkanlığın devamı olarak gülüyor bazıları,
bazıları ise o denli uyuşmuş ki yaşanılanlara karşı veremediği tepkilerinin gölgesinde,
yüzsüzleşmiş gülüyor ağlanacak haline.
açlık, daha fazlasına sahip olma isteği, koşullar;
hırsızlığa, dolandırıcılığa, dilenmeye, "orospuluğa", bedenlerinin haricinde ruhlarınıda satmaya, aşağılık pazarlıklar etmeye yöneltiyor insanları;

bütün bunlar "oluyor çünkü kapitalist sistem dağda aç kalıp şehire inen bir kurt gibi saldırıyor insanlara, bir vampir gibi emiyor kanlarını, ellerini kollarını bağlıyor emekçinin" eli kolu bağlı şekilde en güzel orospuluk yapılır ve erkeğinde orospusu vardır.

cinsellik ruhda başlayıp bedenlerde son bulmuyor, "sokup çıkarmak" olarak algılanıyor.
arabası olan erkekler, fiziki özellikleri yerinde olan kadınlar sulandırıyor ağızları ve aynı ağızla zara endeksli namusu korumaya yönelik oral yapılıyor.
el değmemiş yada kendini el değmemiş olarak pazarlayan kadınlarla evleniliyor,
erkeğin el değmemişi işe onu ebediyen "abazalık" a mahkum ediyor, bu abazalık travestilerle, köpeklerle, umumi evdeki kadınlarla son buluyor,
son bulmazsa erkek ya dışlanıyor yada kendini kendi erkekliğinden dışlıyor.
ilişkilerin çetelesi tutuluyor, beraberliklere karşı büyük bir öfke,
cinsellik yatakta güç gösterisi olarak neticeleniyor kadın mı, erkek mi galip zihinlerde o sorgulanıyor, böyle yaşanan cinsellikte ikiside yenik kimse bilmiyor.

bütün bunlar "oluyor çünkü insanlar sevmeyi, sevgiyle bakan iki çift gözün delice sevişebileceğini, cinselliğin sevginin ürünü olduğunu, tüketilen bedenlerin değil, sevginin insanı var ettiğini bimiyor" bilmeyen yürekleri kirlilik zaptediyor, kirlilikle zapdolmuş yürek geçmişini saklamak istiyor.

belirli güvencelerle birlikte zihinlere, ruhlara, davranışlara, hükmetmek isteniyor,
bunlara din alet ediliyor yada din insanları kendine alet ediyor.
başlar kapatılıyor, namazlar kılınıyor, oruçlar tutuluyor, evlere televizyon girmiyor, gelenekçi yan dinin etkisiyle sözde ağır basıyor fakat;
insanlıktan terfi edip kulluk mertebesine yükselen yine küfür, tecavüz ediyor, dindar fahişe oluyor "alışmadık götte don durmuyor" o don sürekli düşüyor.
dünyada açlık, cefa, keder çekene cennet vaad ediliyor, bu yolla daha çok sömürülmek isteniyor
aslında herkez bunun bir sömürü olduğunu seziyor fakat çaresiz kendini avutuyor.

bütün bunlar "oluyor çünkü insanlar kendi gerçeklerini değil, kendilerine sunulan gerçeği benimsiyor. okumuyor, düşünmüyor, sorgulamıyor; okunmadan, sorgulanmadan, düşünmeden edinilen inanç ikiyüzlülük yaratıyor. daha çok keder, çekilen kederden haz duyma sapkınlıkla sonuçlanıyor. inandıkları tanrı kullanılan bir araç, o nu araç edenlerin yüzüne tükürüp daha tutarlı olmak denenmiyor" denenmeyen her davranış onu karanlığa tutsak ediyor, oysa karanlıkta kimse önünü göremez, sürekli takılıp düşürtülmek isteniyor.

halk birgün vampir gibi kanını emen, aç kurtlar gibi üzerine saldıran sisteme baş kaldırmasınıda bilecek,
sevgiyle sevişen bedenler, sevginin ürünü çocuklar var edicek,
sorgulamadan inanmayan toplum hislerinin sömürülmesinede geçit vermicek.

bütün bunlar "olacak çünkü insanlık birgün kızıl güneşin doğduğu yarınlara uyanacak".