bugün

küçükken fakir çocukların önünde pringles yemek

küçücük yürekleri cips gibi paramparça etmektir, taso gibi duvardan duvara vurmaktır gönüllerini. evet ben küçükken fakir çocukların karşısında pringles yiyen çocuğum, pişman mıyım? asla.

sene bin dokuzyüz bilmem kaç. pringles diye biz avrupalıların yıllardır yediği cips türkiye'ye gelmiş, tüm çocuklar babasının maaş almasını beklemeye koyulmuştu. ben ise zaten yediğim bir şey için bu kadar heyecanlanmaya gerek duymamıştım. neyse efendim her çocuğun yılda bir kez yiyebildiği bu cipsi her gün kutularca almak şahane bir şeydi. bir keresinde bir grup orta halli, bir grup fakir ve bir grup varoş çocuğu oturmuş bir ellerinde tombi diğer ellerinde chat kola konuşup eğleniyorlardı. yahu böyle sapıkça eğlence mi olur diyerek kafamı kızdıran bu çocuklara ders vermek gerekti. hemen pringles'ımı kapıp bu veletlerin yanında gittim ve karşılarına geçip umarsızca kemirmeye başladım. hatta reklamlarında cipsi gaga şekline sokup öyle yutan açları bile taklit ediyordum karşılarında. ağızlarındaki tombileri tek tek düşüren çocukların bir çoğu ağlamaya, diğerleri ise 'payamız yok diye bizi aşağılamaya utanmıyoy musun?' diyerek laf atmaya başladır. 2-3 tanesinin de pipisi özendikleri için dana pipisi kadar olmuştu. ne yapayım azizim? ben de istemezdim bunu yapmayı ama ucuz mutluluklar beni uyuz edyor, kaşınıyorum umarsızca.