bugün

4 kasım 2006 cumhuriyet için halk yürüyüşü

gereksiz edim. provokatif edim. bir tür pratize vatan hainliği yaptıklarının, bölücülük yaptıklarının farkında olmayan insanların 'şecaat' kisvesindeki 'sirkatleri'... güncelliğini, işlevselliğini yitirmiş, pragmatik manada topluma, somut gelişime yararı olmayan kalıplara takılmış hiç te demokrat olmayan klişelere yapışıp kalmış koca koca insanların 'önce düşman uyduralım sonra da dövelim, kahraman olalım heyoo' tarzı fantastik eğlencesi. bir nevi don kişotluk bu. ayıp ayrıca, bu millete ayıp en başta ey insanlar... anlam örgülerinin hiç birine uymayan, oligarşik, gereksiz abartılmış bir faydasız faaliyet çünkü... kimse cumhuriyeti yıkmaya çalışmıyor. maneviyat sahibi insanlar iktidardalar ve cunhuriyet kavramını iyi biliyor ve seviyorlar. olay, sayıları elli bini geçmeyecek bir güruhun, 'erki', milletin çok büyük çoğunluğunun algısını, düşüncelerini yansıtan bir kesime, kendilerince, 'kaptırmama' olayıdır. kimse kendini kandırmasın; kandıramaz da beyni ve vicdanı çalışıyorsa, robot değilse... bunu aslında en soldan en sağa herkes biliyor. dürüst olalım, abuk sabuk kaygılarla bilimsel, teknik, sosyal, özgürlüksel gelişmeyi kaçırıyoruz, saçmalıyoruz, gülünç oluyoruz onlarca yıldır. kuyruğu ile dövüşen ve en büyük düşmanı kuyruğu olan kedi gibiyiz. yeter artık aşın bunları. isteyen istediğini yapsın; bireysel özgürlüklere elbette devlet de dahil kimse karışamaz, önemli olan bu ülke için kullanmak kafaları; örtüp örtmemek değil; bu ülke için yürütmek bacakları bilimin, üretimin, gerçek gelişimin yolunda, açmak ya da tamamen kapamak değil. yani bunları nasıl olur da algılamaz üniversite okumuş onca insan, inanılmaz bir şey bu. önce insan ise düstur insanı rahta bırakacaksın ki üretsin ve yücelsin. havaya kaleler kurmakla, fantastik faraziyelere takılmakla geçiyor bu ülkenin ömrü. deli saçması gibi, şaka gibi... yani yemin olsun ki 'aşırı dinci' bilmemneci değil, 'insan merkezli' eklektik hislerle yazıyorum bunları, elbette kimseyi ilgilendirmiyor ama; düzenli ibadet eden biri bile değilim. ama bu, gerçekleri projekte etmeme, grotesk saçmalıkların nasıl insanlara yaşamlarının merkezine almaları için dayatıldığını görüp dehşete düşmeme, üzülmeme engel değil. mantık, insaf, derinlik, beyin, samimiyet, özgürlük diyorum, hepsi bu...
kastedilen cumhuriyet o bir avuç baskıcının, kendini bu toplumun üstünde gören kasıntı ve antipatik insanların cumhuriyeti, toplumun, 70 milyonun değil. elbette yürümeyeceğim onlarla...