bugün

"atam rahat uyu biz buradayız" diyebilmek için onbinlerin katılması dilenen büyük çığlıktır. şov yapılmaması, rant elde edilmeye çalışılmaması, hiçbir siyasi ideolojiye alet edilmemesi canı gönülden dilenir.
sadece cumhuriyet için, laiklik için, çıkar rant gözetmeden yapılmasını dilediğim halk yürüyüşü.
(bkz: turkiye seyhler ve muridler ülkesi olmayacak)
zaman gazetesinde çok güzel* bir şekilde anlatılan yürüyüş. şöyle ki,

"Yürüyüşe katılanlara Türk bayrakları, Atatürk posterlerinin yanında ücretsiz olarak Cumhuriyet Gazetesi dağıtılması dikkat çekti"

-- Keşke dağıtılmasaymış... Her "hizmet" evinin abone olduğu kendi gazetelerinin bile bir süredir yapamadığı işi yapmış Cumhuriyet. Bedava dağıtmış. Kıskanmış olmalılar.

"Şenal Saruhan'ın Kurtuluş Savaşı'nda sırtında mermi taşıyan kahraman Türk anasından bahsettiği konuşması sırasında başörtüsü aleyhine pankart açılması ilginçti"

-- Cumhuriyet için yapılan bir yürüyüşte, günümüzde siyasal bir simge olarak kullanılan türban'a karşı (bahsedildiği gibi başörtüsü değil) pankart açılması "kendilerince" çok ilginç olmalı.

"CHP'nin otobüsü üzerinden konuşan Jandarma eski Komutanı ADD Başkanı Şener Eruygur, siyasi mesajlar vermeyi ihmal etmedi. Bir parti lideri gibi otobüsün her yanına dönerek konuşan Eruygur (...)"

-- "Keşke ihmal etseydi" demek istiyorlar. Emekli bir askerin siyasi bir duruş sergilemesi herhalde ancak bu kadar garip karşılanabilir. Asker-fobisi gerçekten mevcut olmalı bunlarda. Ya da, kendi görüşlerine uymayan askerlere karşıdır bu fobi sadece. ne yazık ki bunlar atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler, müridler ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır." sözlerini duysalardı zamanında "atatürk dinsiz söylemler vermeyi ihmal etmedi" de derlerdi. bakış açısı bu olsa gerek.

"Kuşkusuz toplantının yıldızı gazeteci yazar Tuncay Özkan'dı. Sahibi olduğu Kanaltürk Televizyonunu CHP'ye açan Özkan, meydandaki kalabalığa CHP otobüsü üzerinden seslendi. (...) Meydandakilerin, "işte Tuncay bu" sözleriyle destek verdikleri dikkatli gözlerden kaçmadı."

-- Gereksiz bir ayrıntı ile başlamak lazım. "Sahibi olduğu kanaltürk'ü (burası normal) CHP'ye açan (ne alaka?!)" bu gereksiz ayrıntı ard niyet kokuyor mis gibi. biri de çıkıp, "sahibi olduğu samanyolunu ve zaman gaztesini akp'ye açan fettullah gülen" ya da "sahibi olduğu medya kurumlarında hükümeti iyileyen gülen" derse onun suyunu sıkarlar. tabi çok dikkatli olmaları gerekiyor gözlerinin. "trend watch" ciddi bir vasıfları.

ama asıl mesele bu tırnaklar arasında değil, asıl lafı diğer tırnakta yapmışlar...

"Özkan'ın coşkusuna alanı dolduranlar ne kadar katıldı bilemeyiz. Ama Özkan'ın, "Bunları sandıkta döve döve göndereceğiz" sözlerine vatandaşın tepkisi, "Baykal'la mı göndereceğiz" şeklindeydi."

-- Nedir bu şahıs zamiri? "biz". yazının sonunda da "zaman" diyor imza. yapılan yorum da pek bir taraflı. üstte, "kalabalığın işte tuncay dediğinden" bahseden yazar, altta da "ne kadar katıldılar vallahi bilemiyoruz" gibi bir laf ediyor. bu da nurcu usulu "dalga geçmek" olsa gerek. pek bir yavanmış.

(kaynak: http://www.zaman.com.tr/w...r/haber.do?haberno=448689)
her zamanki gibi örümcek beyinli bir "gazete"nin saldırısına uğramış yürüyüştür. yürüyüşün amacı, maksadı tartışılabilir..ancak sadece içinde "cumhuriyet" kelimesi geçtiği için, bir -sözde- yurdum gazetesinin yürüyüşe bu şekilde saldırması da hala bu çabaları haklı, kabul edilebilir göstermeye çalışan safların * aklının bir yerine kazınsın.

çünkü, bizler unutmuyoruz bu çabaları. bu art niyetli saldırıları..sizler de unutmayınız mümkünse..
çok güzel umut veren bir yürüyüştü. keşke daha da fazla insan olsaydı.
cumhuriyetin iktidarındaki partiden zerre iz olmayışı da ayrıca ironikti.
benzer hareketler 28 şubat'tan önce de başgöstermişti. 74 ya da 76'dan hiçbir farkı olmayan 75 rakamı, cumhuriyet'in dönüm noktalarından biri ilan edildi. burda da 4 kasım gibi "herhangi bir" tarih seçilmiş. keza, 28 şubat'ta 10. yıl marşı aniden çok satılanlar listesine girdi. "atatürk", "ilke ve inkilaplar", "laiklik" gibi kelimeler virgül niyetine kullanıldı. aynısı burada da cereyan etmiş, anlaşılan.

bu zevatın göremediği iki nokta var:
1] akp hakikaten başarısız bir iktidar oluşturdu. ekonomi harap, dış politikada havlu attık, terör konusunda atılabilmiş parlak bir adım yok; sırf kemal unakıtan dahi başlıbaşına bir ironi...
şimdi siz bütün bunları es geçip "irtica irtica" diye yırtınırsanız; tıpkı yekta güngör özden gibi, tıpkı vural savaş gibi, tıpkı kemal alemdaroğlu gibi %1,5'un peşine düşersiniz. karnı aç insanlar için çözüm üretemeyen bir partiyi gericilik yaptığı iddiasıyla yermeye kalkarsanız, hava alırsınız.

2] çok daha önemlisi; tuncay özkan'dan da yola çıkarak, 28 şubat'ın cafcaflı günlerinde "topyekün seferberlik" manşetlerini ıskalıyorsunuz. zira biz bir taraftan bu manşetleri okuyup akşam eve gidince sibel can'ın kıvrak danslarını izlerken; bu topraklar yahya demirel, turgut yılmaz, cem uzan, dinç bilgin, cavit çağlar, güneş taner... gibi isimlerle tanıştı. "ecevit krizi" namıyla maruf, 40 milyar dolarlık soygunun ne zaman gerçekleştirildiğini zannediyorsunuz?

tamam efendiler, zaten ferhan şensoy'un da desteğini aldınız, sırtınız yere gelmez artık. her gün "irtica" diyin, her sabah "irtica" servis edin. nasılsa işsizlik çıkmazındaki milyonlarca gariban sizi duyunca "yaaaaa, öyle miiiii? o zaman ben oyumu başka partiye veriyim iyisi mi... hmmmm" diyecek. okuldan çok cami olmasını tenkit ederken sorduğunuz "yau bu hac'emmiler neden okul yaptırmıyor da cami yaptırıyor" diye aptalca sorular, beri yanda iftar vaktinde başları örtülü diye yemekhaneden çıkarılan o "hac'emmi"lerin kızları ortadayken daha çoooook cevapsız kalacak.

iğrenç bir oyun var karşınızda; hala 10 kelimeden öteye gitmeyen "irtica" paranoyasına bir antitez geliştiremediniz. her sabah ilhan selçuk okuyup, turhan selçuk'un çizgileriyle baştan çıkan topluluğun aslında çok çok çok çok çok büyük bir kalabalık olduğunu zannediyorsunuz; yanılıyorsunuz.

unutulmamalıdır ki, halkı halkla burun buruna getirmenin kimseye faydası yok [aydın doğan, uzan, bilgin, çağlar, demirel, taner, yılmaz... hariç].

bazen diyorum, artık yeter ya, cidden; şu hükümet çıkıp desin ki "alın lan, tamam. orduya bırakıyorum idareyi. ne yaparsanız yapın!" akp'nin yapıp yapabileceği en fiyakalı icraat olur bu.

(bkz: farkındayız anam farkındayız)
gereksiz edim. provokatif edim. bir tür pratize vatan hainliği yaptıklarının, bölücülük yaptıklarının farkında olmayan insanların 'şecaat' kisvesindeki 'sirkatleri'... güncelliğini, işlevselliğini yitirmiş, pragmatik manada topluma, somut gelişime yararı olmayan kalıplara takılmış hiç te demokrat olmayan klişelere yapışıp kalmış koca koca insanların 'önce düşman uyduralım sonra da dövelim, kahraman olalım heyoo' tarzı fantastik eğlencesi. bir nevi don kişotluk bu. ayıp ayrıca, bu millete ayıp en başta ey insanlar... anlam örgülerinin hiç birine uymayan, oligarşik, gereksiz abartılmış bir faydasız faaliyet çünkü... kimse cumhuriyeti yıkmaya çalışmıyor. maneviyat sahibi insanlar iktidardalar ve cunhuriyet kavramını iyi biliyor ve seviyorlar. olay, sayıları elli bini geçmeyecek bir güruhun, 'erki', milletin çok büyük çoğunluğunun algısını, düşüncelerini yansıtan bir kesime, kendilerince, 'kaptırmama' olayıdır. kimse kendini kandırmasın; kandıramaz da beyni ve vicdanı çalışıyorsa, robot değilse... bunu aslında en soldan en sağa herkes biliyor. dürüst olalım, abuk sabuk kaygılarla bilimsel, teknik, sosyal, özgürlüksel gelişmeyi kaçırıyoruz, saçmalıyoruz, gülünç oluyoruz onlarca yıldır. kuyruğu ile dövüşen ve en büyük düşmanı kuyruğu olan kedi gibiyiz. yeter artık aşın bunları. isteyen istediğini yapsın; bireysel özgürlüklere elbette devlet de dahil kimse karışamaz, önemli olan bu ülke için kullanmak kafaları; örtüp örtmemek değil; bu ülke için yürütmek bacakları bilimin, üretimin, gerçek gelişimin yolunda, açmak ya da tamamen kapamak değil. yani bunları nasıl olur da algılamaz üniversite okumuş onca insan, inanılmaz bir şey bu. önce insan ise düstur insanı rahta bırakacaksın ki üretsin ve yücelsin. havaya kaleler kurmakla, fantastik faraziyelere takılmakla geçiyor bu ülkenin ömrü. deli saçması gibi, şaka gibi... yani yemin olsun ki 'aşırı dinci' bilmemneci değil, 'insan merkezli' eklektik hislerle yazıyorum bunları, elbette kimseyi ilgilendirmiyor ama; düzenli ibadet eden biri bile değilim. ama bu, gerçekleri projekte etmeme, grotesk saçmalıkların nasıl insanlara yaşamlarının merkezine almaları için dayatıldığını görüp dehşete düşmeme, üzülmeme engel değil. mantık, insaf, derinlik, beyin, samimiyet, özgürlük diyorum, hepsi bu...
kastedilen cumhuriyet o bir avuç baskıcının, kendini bu toplumun üstünde gören kasıntı ve antipatik insanların cumhuriyeti, toplumun, 70 milyonun değil. elbette yürümeyeceğim onlarla...
'örümcek beyinli' kavramının bir kez daha tanımlanmasının gerekliliğini gösteren 'geriye' yürüyüş. abuk sabuk işler yapan protestocunun karşısında polisi görünce istiklal marşı okumaya başlaması ve polisin de eli mahkum durması gibi. yüce atatürk'ü sömürüyorsunuz ve kalkan ediniyorsunuz, 'istiklal marşı' ediniyorsunuz. sonra gelsin tektipçilik. maneviyat üzere olan insanların derdinin büyük atatürkle değil saçma sapan post-modern ritüeller ve gereksiz baskıcı edimlerle olduğunu görmeyen, göremeyenlerin 'marifeti' olan bir 'ayıp'...
işte bu kerameti ve çağdaşlığı kendinden menkul takıntı-ritüelleri aşabilsek, almanya ayarında olacağız. koşu bandında bin kilometre yaptık. yeter. artık inip yürüsek gerçek, praitk bilimin, vatanseverliğin ferah yollarında. çalışsak yani, diyorum, atam diyorum, gel bak ismini sömüren bir avuç 'ilginç' neler yapıyor bu ülkede, bu ülkeye...
tekmil yeşil vatandaşı kızdıran, sözlüğümüzdeki temsilcilerinin de eksi oy butonunu tıklaya tıklaya parmaklarında dolama çıkmasına neden olan başlıktır/yürüyüştür. bir nevi hasetlerinden çatlama durumu söz konusudur elbet. kendilerinin sahip çıkmadığı cumhuriyete birilerinin * sahip çıkması ve biz buradayız demesi dokunmuştur onlara zannımca.

neyse, çok da takılmasınlar bunlara. hazımsızlık güzel bir şey değildir zira, zarar verir bünyeye. * *
insanın içini umutla doldurmuş mitingdir.umalım ki daha büyük hareketlerin başlangıcı olsun..
(bkz: yobaz zırvaları) (bkz: yusuf atmak)
gazla çalışan tuhaf bir toplumuz vesselam. ama gazla üretilen enerji de işte en fazla bu kadar yürütüyor kalabalıkları düz yolda. insan istiyor ki, beyin gücüyle, hiç sokağa dökülmeden, kendini soyutlama ihtiyacı hissetmeden, diğerlerini "öteki"leştirmeden yapılsın artık bazı şeyler. o kalabalık içinde yürürken, kredi kartı borcuna, borca rağmen almayı hayallediği yeni arabaya kitlenmiş adamın kuru kalabalığına ihtiyaç hasıl olmasın. böyle fikirden bağımsız kalabalık olmanın, cübbesiz cemaat üyesi olmaktan farkı nedir acaba? (belki cidden yaşlanmışımdır, dönüşmüşümdür, heyecanımı yitirmişimdir; anlamamam bundandır.)
umut veren yürüyüştü.
10 yıl önce yapılan yürüyüştür. Günümüzde yine gerekmektedir.