bugün

pus

2009 yapımı Tayfun Pirselimoğlu bardağı. istanbul Film Festivali'nin gösteriminde izledik. izlerken filtreli dertlere gark etmiştir bünyeleri. Bir ara yanımdaki arkadaşımın kalbi tekledi, beni ter bastı. Bitmiyor, gitmiyor, olmuyor olmuyor. Ruhi Sarı'yı bile patates etmiş, zombi gibi rol yaptırtmıştır. Kadın zombi gibi yürüyordu, kadının kocası da öyle bakıyordu. Bir ara zombi filmi olacak diye bekledim. Ama olmadı. Hiçbir şey olmadı. Kötüydü işte. Ne yapalım. Bu filmi gösterime alıp bize sunan festivallere ne demeli peki? Cemal Şan yetmezmiş gibi bir de bunları sunuyorlar bize. Lütfen artık, yeter. Biz yemiyoruz bu filmleri çünkü izliyoruz, dünya sinemasını izliyoruz, geçmiş filmleri izliyoruz, izliyoruz izliyoruz. Öyle minimalizm ayağına kandıramazsınız bizi. Biliyoruz minimalizmin ne olduğunu vesselam.