bugün

inebahtı deniz savaşı

çok ucuza kaybedilen deniz savaşıdır. öncelikle inebahtı deniz savaşından önce osmanlılar venediklilerin kıbrıs'a yardım göndermelerini önlemek amacıyla adriyatikdeki venedik üslerine saldırmışlar ve birçok kaleyi ele geçirmişlerdir. fakat bu donanmanın savaşa başlamadan önce ciddi anlamda yıpranmasına neden olmuştur. bir diğer olumsuzluk ise dinlenmek için inebahtı koyuna çekilen osmanlı donanmasının bir kısım askere izin verilmesi ve ücretli kürekçiler ile bir kısım personelin izinsiz çekip gitmeleridir. bununla birlikte donanma uluç ali paşa'nın itiraz ettiği gibi altı yıldır seferde ve eksik kadroludur, buna ilaveten uluç ali paşa lepanto kalelerinin gerisine geçerek çekilip toparlanma taraflısıydı. fakat zamanın kaptan-ı derya'sı müezzinnzade ali paşa buna itiraz ederek sokollu'dan kesin taarruz emri aaldığını söylemiş ve uluç ali paşa'ya karşı çıkmıştır.

diğer bir hata ise muharebenin kara tarafında kabul edilmesidir. savaşın insiyatifi haçlıların elinde olmakla birlikte kara tarafını arkanıza almanız durumunda yapılması gereken inebahtı ve petras kaleleri arasında kalan korinth körfezine sığınılmasıdır. lakin osmanlı ordusu kendi yetkinliğinden hiç beklenilmeyecek bir hata yapmış ve gemiler kıyı ile haçlı donanmaıs arasında sıkışarak muhrebeyi kaybetmiş ve bir çok gemi ile hristiyan forsa da haçlıların eline geçmiştir.

bu noktada müezzinzade açık savaşmamış arka tarafına lepanto körfezini almıştır. bu durum ise donanmanın kara ile haçlılar arasına sıkışmasına neden olmuştur. piyadeden gelen müezzinzade gibi birinin kaptan-ı deryalığa atanması çok büyük bir hata olmakla birlikte bazı osmanlı tarihçileri bunun sokollu'nun bir kumpası olduğunu düşünmektedirler. bu konuda da haklıdırlar. kıbrısı fetheden piyale paşa'nın kaptanı deryalığa getirilmek yerine yeniçerilikten yetişme müezzinzade'nin tayin edilmesi başlı başına soru işareti yaratan bir durumdur.[bu noktada sokollu piyale paşa'nın itibarının kendisininkini aşmasını istememektedir] bununla birlikte her ne olursa olsun herhangi bir savaşta orduya öncesini ve sonrasını bilmeden taarruz emri vermek oldukça amatörce bir davranıştır. bunu verecek olan kişi duruma göre ordunun komutanıdır. nitekim savaşta yaşanılanlar tahmin edilemeyecek nitelikte olaylardır. buna ek olarak müezzinzade'ye kesin hücum emri veren sokollu bu emri vermesine rağmen hususen savaş malzemesi göndermemiştir. bu gibi konularda oldukça işbilen bir konumdadır sokollu. sinanpaşa ile lala mustafa paşa arasındaki anlaşmazlıktan da ciddi anlamda nemalanmayı bilmiştir.

bununla birlikte savaşın belirli dönemlerinde de rumlar ispanya kralınca istihbarat ajanı olarak kullanılmıştır. bu konudaki en ilginç örnek ise rum ortodoks piskoposu jermanos'un andrea dorya'ya gönderdiği mektupdur. özellikle rumlar ile ispanyol kralının osmanlı'nın kuyusunu kazdıkları bilinen bir gerçektir. ama savaşı salt bu çeşit-çok da güvenilmeyen bilgilere-hasretmek pek de mantıklı görünmemektedir.