bugün
- yazarların en sevdiği türküler30
- sözlüğün en abaza erkeği8
- köfteci yusuf56
- yara izi8
- ben tatli kabuslar sorularınızı cevaplıyorum9
- sevgiliniz başkasına kalp atsa tepkiniz ne olur15
- anın görüntüsü26
- klarnet calan sarapci koala 69
- eksi ruyalar12
- araba kullanırken yapılan en keyifli şey18
- aranıp da bulunamayan şeyler19
- kuresel10
- sözlük yazarlarının akşam yemekleri15
- müzisyen olmak8
- sevgilim beni aldatsa da vazgeçmem diyen erkek12
- muhtemelen canabar12
- güne soğuk bir espri bırak10
- türklerin küfürbaz bir millet olması19
- damsız girilmezdeki akıl almaz mantık hatası10
- zafer partisi8
- sevgilinin yüzüne son damlasına kadar işemek8
- aldatmayan kadın var mıdır sorunsalı13
- pidesiyle ünlü ilçe neresidir sorunsalı16
- köfteci yusuf'a tazminat davası açmak14
- 10 milyon paranız olsaydı13
- islamın olduğu yerde huzurun olmaması21
- 9 ekim 2024 queen ravenna'nın sözlüğe dönüşü26
- dubai çikolatası8
- suşiyi sadece kadınların çok sevmesi13
- ulunun en güzel kızları tam liste22
- bir cumhurbaşkanı nasıl olmalı29
- cildiyeye neden randevu alınamıyor8
- airfryer isteyen kıza verilecek cevap17
- manyak olmaya karar verdim'in boyu12
- çomar9
- sözlük yazarlarını rahatlatan şeyler11
- günaydın true ben bir kızım12
- mutlu olmak önemli mi9
- mersin kız kyk yurdundaki korkunç olay8
- dünya da en sevdiğiniz şehir10
- işe gidiyorum çalışıyorum eve gidiyorum döngüsü17
- gecenin şarkısı9
- yarın iş olması12
- güzel kadın isimleri31
- v a m p i r o v11
- fiat egea bedava mı dağıtılıyor niye herkeste var10
- ankara'nın en yaşanılası semti11
- size ulusözlük bitti diyen olursa yüzüne tükürün13
- nasıl bir çocukluk geçirdiniz25
- evlilikte sevişme sıklığı13
"çağdaş" dediğimiz uygarlığımızın ne kadar geri, sefil ve acınası olduğunu "boş bir eldiven gibi" yüzümüze vuran bir kitap. batı samoa yerlilerine göre papalagi yani göğü delen adam, biziz, hepimiziz..
"Papalagi, yuvarlak metali ve ağır kağıdı sever. Katledilmiş meyvelerin suyunu, domuz, sığır gibi korkunç hayvanların etini midesine indirmeyi sever. Ama hepsinden çok sevdiği bir şey vardır ki bunu kavramak mümkün değil: Zaman! Onun uğruna dünyanın patırtısını kopartır, saçma sapan konuşur durur. Güneşin doğuşuyla batışı arasındakinden başka bir zaman olmamasına rağmen yetmez Papalagi'ye yine de.
Zaman Papalagi'yi hep mutsuz eder. Büyük Ruh'a yakınır da yakınır, daha fazlasını vermedi diye. Hem de her yeni günü belli bir plana göre bölüp parçalayarak Büyük Ruh'a ve onun hikmetine etmediği hakareti bırakmaz. Çalı bıçağıyla yumuşak bir Hindistancevizini boydan boya keser gibi böler günü. Her bir bölümün ayrı adı vardır. Saniye, dakika, saat. Saniye dakikadan küçüktür, dakika da saatten.
Hepsi birden bir saat eder. Bir saate varmak için altmış tane dakika, bir sürü de saniye gerekir.
Bir hastalık olduğunu düşünmeme rağmen yine de bir türlü kavrayamadım bu işi. "Zaman hiç yetmiyor!" "Zaman dört nala kalkmış kırat gibi koşuyor!", "Biraz daha zamanım olsa!" Böyle sızlanır durur beyaz adam.
Hep söylüyorum, bunun bir hastalık olması lazım. Çünkü, diyelim ki beyaz adamın içinden bir şey yapmak geçiyor. Yürekten istiyor hem de. Belki güneşlenmek, belki de ırmakta kanoyla dolaşmak istiyor. Ya da canı sevdiği kızı çekiyor. Hemen her seferinde aynı düşünceye kapılıp, bastırır bu isteğini: "Keyiflenmeye zamanım yok"
Oysa zaman orada öylece durur. O ise en iyi niyetle bile görmez onu. Zaman alan binlerce şey sıralayıp, yakına yakına işinin başına çöker. Ne zevk, ne de eğlence verir işi ona. Üstelik kendinden başka zorlayan da yoktur onu.
Sanıyorum ki çok sıkı tuttukları için zaman, ıslak elden kayan yılan gibi akıp gidiyor ellerinden. Zamanın kendisine gelmesini beklemez. Kollarını açıp, yakalamak için peşinden koşar. Zamanın huzur içinde güneşin altına serilmesini kıskanır. ister ki hep yakınında olsun, şarkı söylesin, iki laf etsin. Oysa zaman sessiz ve uysaldır, huzur ister, güneşin altında döşeğine uzanıp yatmak ister. Papalagi zamanı tanıyamadı, anlayamadı. Bu yüzden kaba gelenekleriyle hor kullanıyor onu.
Ah sevgili kardeşlerim! Biz zaman için hiç dertlenmedik. Onu olduğu gibi sevdik. Siz hiç peşinden koşmadınız zamanın. Ne dertop etmeye ne sonra parçalamaya çalıştınız. Zaman bize ne az geldi ne de bıkkınlık getirdi. Hepimizin istediği kadar zamanı var, biz de onunla yetiniyoruz."
(bkz: göğü delen adam)
"Papalagi, yuvarlak metali ve ağır kağıdı sever. Katledilmiş meyvelerin suyunu, domuz, sığır gibi korkunç hayvanların etini midesine indirmeyi sever. Ama hepsinden çok sevdiği bir şey vardır ki bunu kavramak mümkün değil: Zaman! Onun uğruna dünyanın patırtısını kopartır, saçma sapan konuşur durur. Güneşin doğuşuyla batışı arasındakinden başka bir zaman olmamasına rağmen yetmez Papalagi'ye yine de.
Zaman Papalagi'yi hep mutsuz eder. Büyük Ruh'a yakınır da yakınır, daha fazlasını vermedi diye. Hem de her yeni günü belli bir plana göre bölüp parçalayarak Büyük Ruh'a ve onun hikmetine etmediği hakareti bırakmaz. Çalı bıçağıyla yumuşak bir Hindistancevizini boydan boya keser gibi böler günü. Her bir bölümün ayrı adı vardır. Saniye, dakika, saat. Saniye dakikadan küçüktür, dakika da saatten.
Hepsi birden bir saat eder. Bir saate varmak için altmış tane dakika, bir sürü de saniye gerekir.
Bir hastalık olduğunu düşünmeme rağmen yine de bir türlü kavrayamadım bu işi. "Zaman hiç yetmiyor!" "Zaman dört nala kalkmış kırat gibi koşuyor!", "Biraz daha zamanım olsa!" Böyle sızlanır durur beyaz adam.
Hep söylüyorum, bunun bir hastalık olması lazım. Çünkü, diyelim ki beyaz adamın içinden bir şey yapmak geçiyor. Yürekten istiyor hem de. Belki güneşlenmek, belki de ırmakta kanoyla dolaşmak istiyor. Ya da canı sevdiği kızı çekiyor. Hemen her seferinde aynı düşünceye kapılıp, bastırır bu isteğini: "Keyiflenmeye zamanım yok"
Oysa zaman orada öylece durur. O ise en iyi niyetle bile görmez onu. Zaman alan binlerce şey sıralayıp, yakına yakına işinin başına çöker. Ne zevk, ne de eğlence verir işi ona. Üstelik kendinden başka zorlayan da yoktur onu.
Sanıyorum ki çok sıkı tuttukları için zaman, ıslak elden kayan yılan gibi akıp gidiyor ellerinden. Zamanın kendisine gelmesini beklemez. Kollarını açıp, yakalamak için peşinden koşar. Zamanın huzur içinde güneşin altına serilmesini kıskanır. ister ki hep yakınında olsun, şarkı söylesin, iki laf etsin. Oysa zaman sessiz ve uysaldır, huzur ister, güneşin altında döşeğine uzanıp yatmak ister. Papalagi zamanı tanıyamadı, anlayamadı. Bu yüzden kaba gelenekleriyle hor kullanıyor onu.
Ah sevgili kardeşlerim! Biz zaman için hiç dertlenmedik. Onu olduğu gibi sevdik. Siz hiç peşinden koşmadınız zamanın. Ne dertop etmeye ne sonra parçalamaya çalıştınız. Zaman bize ne az geldi ne de bıkkınlık getirdi. Hepimizin istediği kadar zamanı var, biz de onunla yetiniyoruz."
(bkz: göğü delen adam)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar