isveç meclisinin soykırım tasarısını kabul etmesi

aslan parçası yeni nesil neo-islamcılarımızın araplardan en büyük lider ödülünü aldıkları süreçle paralel olarak batı ve avrupa tarafından türkiye'nin iyiden iyiye arap coğrafyasına itildiğini gösterir vukuattır.

batılı ve avrupalı kafalarda türkiye'ye biçilen rol zaten avrupa birliği üyesi, modern ve demokratik bir batı uygarlığı değil. siyasi iktidarın da özde böyle bir iddiası zaten yok. avrupa ve batı türkiye'yi tam da görmek istedikleri yere, ortadoğu ve arap coğrafyasına doğru itiyor. batıda ve avrupa'da yalnızlaştıkça bu öngörülene; ortadoğu ve arap dünyasına daha fazla yaklaşacağız.

sürüklendiğimiz yoldan "ya yakında orda seçim var, siyasi rant için soykırımı kabul ediyor bunlar" eblehliğinden ve aymazlığından uyanmadıkça çıkmamız mümkün değil.

ya kendi yönünü tayin eden, doğusu batısı kuzeyi güneyi ile bir barış, hoşgörü ve uygarlık köprüsü olacağız ya da arapları ehlileştirmeye kalkan petrol krallarının, enerji kartellerinin çizdiği bu karanlık yol haritasında, kendimize biçilen deli gömleği ile öylece kalacağız.

askeri polisi birbirine girmiş bir memleketin, kafalarda yüreklerde tam bir bölünmüşlük ve kutuplaşma yaşayan bir ülkenin bu gidişattan kurtulabilmesi ancak geleceğe ışık tutan aydınlar eliyle olur ki, bugün yaşamsal olarak ihtiyaç duyduğumuz bu imkanın, tüm kafası çalışanlarını, demokratlarını aydınlarını karanlığa hapsedenler elinde heba olduğunu görüyoruz. birbirimize her zamankinden daha çok ihtiyacımız var ama birbirimizi yemekten hangi .ok çukurunda debelenmekte olduğumuzu dahi göremeyecek kadar cahiliz, körüz.

(bkz: gözleri var görmezler)