bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

çok ağır bir roman gibisin, taşımak da, anlatmak da zor. kelime seçemiyorum, dağarcığım yetmiyor, sahte cennette sürgün edilmiş bir beden ile ağır ağır atıyorum adımlarımı. korkuyorum da, belki de en çok bu korkular kabuk tutmuşları kanatıyor yeniden.

sabah kalkar kalkmaz yaktığım sigara gibisin. sensiz yapamıyorum, seni düşünmeden bir an geçiremiyorum, düşüyorum seni arıyor gözlerim. dibe çökerkende, yükseklere çıkarken de elimi tutuşunu arıyorum. damarlarından akan kanı hissetmeyi arıyorum.

birisi bakınca dikkatli gözlerime, kendimi ele vermekten şikayetim. arkasında iki deste bırakmış, duvarlara çentik atan bedenimle ortak oluyorum dostların mutluluklarına. kıskanıyorum, bir gün bana da güler misin diye yeniden. zaman durmuş sanki, yerimde sayıyorum, görmezden gelemiyorum geçmişi, verdiği dersleri tekrar alıyorum yineleyerek, daha yüksek notlarla geçerek ama canımı daha çok yakarak.

acı hissetmiyorum artık aldığım yaralarda. kanım yere düşsede ben çiğneyip geçiyorum üstünden. yalnızlık vursada en derinden, ben onu bile yok sayıyorum. keşke akan her damla senin için olsa diyerek hayıflanıyorum.

yaşama artık oyun gözüyle bakıyorum, genç bir ihtiyara karşı cephe almış insanlık ordusu adeta. gargara edip tükürmek istiyorum hepsini. gün gelicek herşey ters düz olacak, sen bile inanamayacaksın yaptıklarıma.