bugün

şehirler arası otobüs insanları

insanoğlu enteresan sevgili okur.. bunu anlamak için aman aman gözlemlere ya da ultra zeki olmaya falan da gerek yok üstelik. cuma akşamı foçaya gitmek için otobüse bindik, pazar günü d dönüş için.. toplam 18 saat otobüs yolculuğu yapar. bu da yeterli (artarlı) bir süre..

*horlayan insan modeli: bu model en tiksinç modeldir. hayır kardeşim madem horlama sorunun var, gündüzden uyu. biz otobüste senin horlamanı çekmek zorunda mıyız? hayır normal horlayanlar neyse d, bi d kükreyenler var. horlayanların %99,78i erkek.. (bkz: buçuklu yüzde verip inandırıcı olmaya çalışmak). daha da kötüsü bu kükreyenler benim gülmeme neden oluyorlar. kendimi tutmaya çalıştıkça daha kötü bir hal alıyor bu durum. her 'hoooorrgggghhh' sesi sonrası bi 'hahaha' kıkırdaması daha da rahatsız edici oluyordur eminim. zaten bende rahatsızlık vermeme takıntısı var, sinir bozucu.. neyse, konu başlığından uzaklaşmayalım..

*cam kenarıcı insan modeli: var böyle insanlar. bak, otobüs beni tutar.. hele hareket halindeki araçta biley okumak, resimlere bakmak bile mide bulantısına yol açıyor bende.. ama cam kenarı olması durumu hafifletiyor. bunda bir yalan yok.. ama 'illa cam kenarı' olsun diye tutturanlardan da değilim. böyle bir insan modeli var. hatta bence bunlar gruplar halinde o şehirlerarası otobüs senin, bu şehirlerarası otobüs benim modunda geziyorlar.. hayır, yoksa sayıları bu kadar çok olamaz! dönüş yolunda, izmir'den böyle orta yaşlı ev hanımı modunda kapalı bir teyze bindi, kızı olduğunu tahmin ettiğim vamp, izmir'in sıcağına bakmadan siyah topuklu çizmelerini, kısa paça pantolonunun altına çekmiş hatun bindirdi.. -anasına bak da kızını al sözü günümüzde yalan olmuş vaziyette- herneyse. cam kenarında kendi halinde, sessiz sakin genç bir kız oturuyordu.. neyse vamp canavar hemen çirkef bir ses tonuyla 'kenara geçer misin?' dedi.. kız saf saf baktı, anlayamadı haliyle bi anda.. 'biz özellikle cam kenarı aldık. kenara geçicek. midesi bulanıyoo.' dedi.. neyse, kız kibarca yer değişti. otobüs yola devam etti.. ilerleyen kmlerde kula mıdır nedir, öyle bir yerde otobüse bir adam bindi.. bu da camkenarıcılardan.. neyse cam kenarında da çok yaşlı bi amca oturuyor. ama amca o kadar yaşlı ki, derisi kalınlaşmış, yüzündeki çizgiler oluk oluk olmuş ve muhtemelen kulağı da duymuyor. tek başına efendice giden adama sardı bu yeni binen abuk tip.. 'amca, cam kenarı benim' dedi.. amca döndü ama sıfır tepki. bence duymuyordu adam.. bu sefer hödük sesini biraz yükseltti.. 'cam kenarı diyorum, benim.. yer değişelim'.. ama çok komik bir durum amcayla adam birbirlerine bakıyorlar ama amcada sıfır hareket.. hödük bu sefer sinirlendi.. 'cam kenarı.. benim!' dedi.. amcadan sıfır tepki.. kafasını diğer tarafa çevirip yaşlandı.. amca o kadar yaşlıydı ki adamın ne dediğine dair en ufak bir fikri olduğunu sanmıorum.. muavin yardıma yetişti.. 'amca hasta beyfendi.. siz boş bir yere geçin, ben bi molada falan halletmeye çalışıcam..' neyse bu hödük geldi bizim arkamızdaki boş cam kenarına oturdu.. ilk moladan sonra tekrar amcanın tepesinde bitti.. 'amca, cam kenarı benim diyorum..!' adamdan yine tepki yok.. nedir yahu bu? kalkıp ağzını burnunu kırcaktım hödük herifin ya! yani adam kaç yaşında, belli ki anlamıyor/duymuyor/hasta.. neyin peşindesin? mal mısın nesin ya! ama amcaya helal olsun! iiki d o öküzle yer değişmedi..

*telefon konuşucular: en hasta olunan gruptan biri. elbette telefon çalabilir. artık yeni otobüslerde zaten cep telefonu serbest.. ama otobüste senden başka 40 kişi daha var yahu! binip de uzun uzadıya muhabbet edilmez ki! 5-10 dakikayı geçtim, baya baya yarım saat konuşanlar var.. bu bi üst paragraftaki dallama arkamıza oturunca açtı telefonu bi hatunu aradı.. yüksek sesle uzun uzun muhabbet etti.. nası bir tipse artık! televizyonda da 'ÇGHB' var. zaten tvnin sesi kısık, iki izlicem keyfim yerine gelcek.. ı-ıh! yok! bıdı bıdı.. o telefonu onun ağzına sokmak istedim, o derece.. benim d çaldı telefonum elbette.. konuştum kapattım, nedir yani!

*telefonunun sesini açık bırakıcılar: bu da var.. sahiden.. hele gidiş yolunda adamın teki telinin sesini açık unuttuğu yetmiyormuş gibi, kulağına da kulaklığı takmış, sonra bu da yetmezmişcesine uyuyakalmış.. saat gecenin 3ü. zor bela uyumaya çalışıyoruz.. zırzırzırzır.. hayır adam duymuyor da telefonu! kim bilir kulağında tv sesi, kaçıncı rüyasını görüyor.. telefonu çalmış umrunda mı? değil.. hayır, sahiden değil..

*ayakkabı çıkarıcılar: daha ziyade uzun yolculuklarda ve gece yolculuklarında görülen bu insan modeli çevredekileri rahatsız edebiliritesi yüksek insan modellerindendir. ama biraz benimdir, biraz sensindir, biraz odur.. yalnız şişen ayaklara aynı ayakkabıları tekrar sığdırmak zor olacaktır kuvvetle muhtemel. ayrıca bunların bir kısmının da ayakları kokar.. hayır ayağın kokmuyorsa çıkar da, bile bile bu ayak kokusunu bize de çektirmek zorunda mısın? soruyorum, zorunda mısın?

otobüse bindiğimde 2 tane bebek vardı. onlar ağlıcak, sıkıntı çıkarıcak, kaka yapıp otobüsü kokutcak die tedirgin olmuştum ama, valla onlar koskoca adamlara taş çıkarıcak şekilde sakince gidip geldiler.. biri tv izledi biraz, sonra uyudu.. diğeri direk uyudu. molada annesi tuvalete giderken bebeği diğer bebekli kadınlara emanet etti.. yavrum gıkını bile çıkarmadı, ciyaklamadı annem nerde diye..

(bkz: bu da böyle bir anımdı)