bugün

şehirlerarası yolculuklarda karşılaşılan insan tipleridir.bunların birkaç tane türü vardır. şöyleki:

1. uykucu insan: bu tip insan, otobüs yolculuğu boyunca uyuma kapasitesine sahip bir insandır. otobüs kalkmadan 5 dakka önce gelir, hafifce etrafı süzer, daha sonra başlar uykuya. açlık nedir hissetmez, çiş nedir bilmez, mola nedir anlamaz. varsa yoksa uyku. lan noluyo. hele bi çevrene bak. belki önemli bişey var. yok! sürekli "abi burdan kafayı vurdum mu 12 saat sonra uyanırım" modu. bunların bir de elinde yastık, battaniye ile gezen türleri vardır ki kaçılası insanlardır. bunlar da genelde uyuduktan sonra ayakları yanlara uzatma, kafayı yandakinin omzuna yaslama gibi eylemlerde bulunurlar. hele hele horlayan uykucu insan modeli başlı başına bir felakettir. ilk önce yavaş yavaş hırlamalarla kendisini ifade eden horlama, daha sonra birden kükreme aşamasına evrilir ve uyumayanlar için eziyete dönüşür.

2. konuşkan insan: otobüs yolculuklarında yan yana gidilebilecek türden bir insan değildir. genelde yaşlı insanlardan oluşmakta olup aralıksız 20-24 saat konuşan modelleri vardır. kilit soru olan "nerelisin" sorusu sorulduktan ve cevap alındıktan sonra, bizim konuşkan insanı tutabilene aşk olsun. her türlü askerlik, iş, piknik, kahve anısı, detaylarıyla anlatılır. ara sıra sorulan "okuyomusun, baban ne iş yapıyo" tarzı sorularla da diyaloğun kopmamasına özen gösterir. yanında oturana eziyet çektirir.

3. evhamlı insan: bu tip insan, otobüs içerisinde sorun çıkartma eğilimli insan modelidir. bu insan, sürekli kafasını bulunduğu yerden kaldırıp yola bakarak, arkasındaki insanları da tedirgin etmekten başka bir işe yaramaz. her çukurda 3, her virajda 5, her hatalı sollamada 10 sure okuyuverirler. yol boyu uyumaz, sürekli yaptığı "cık cık" larla, sürekli yaptığı "inince şikayet edecem" tarzı söylemlerle, otobüs içerisinde soğuk bir hava esmesine neden olur.

4. entel insan: bu tip insan, otobüs insanları içerisinde en zararsız insan modelidir. bunlar genellikle otobüse biner binmez, gazete, dergi, kitap vb kaynakları açarak okumaya verir kendini. sessiz, sakin, kendi halinde yapar yolculuğunu. gece yolculuklarında falan diğer otobüs insanları rahatsız olmasın diye ışığı falan da açamaz, koltuğu da indiremez. indirse bile sorar "hocam koltuğu indirecem ama bir rahatsızlık vermeyeyim" diye. ters bir cevap gelirse, üstelemez, sorun etmez.

5. müzik ruhlu insan: bu tip insan da kendini otobüs içerisinde müziğe vermiş insandır. kulağındaki aletle o kadar bütünleşmiştir ki bıraksan suriye'ye kadar gider otobüsle. yalnız bunların asi modelleri vardır ki onlar çok sevilmezler. müziğin sesini iyice açıp, "yüksek sesle dinliyorum, çünkü asiyim" imajı vermeye çalışırlar.
(bkz: yılmaz erdoğan)*
müzik dinlemeyi seven yolcu tipi yüksek sesle daha çok asi imajı vermek için değil, yüksek sesi daha çok sevdiği için dinlemektedir. bu tarz insanlara kibarca "rica etsem biraz kısabilir misiniz?" dediğiniz vakit müziğin sesini birazcık kısarlar. yüksek müzik dinleyerek asi imajı veren tipi zaten yüksek müzik dinlemesinden değil, ilk görüşte tipinden anlayabilirsiniz.
illa ki bir tanesi kırıktır ve sürekli yanındakiyle konuşur.
10. yolculuk boyunca hiç susmayan çocuk: mutlaka her otobüste bir tane vardır ve yolculuk boyunca sizin dayanma sınırınızı zorlayacak kadar ağlar sürekli bişeyler iter çişi gelir.
11. yerini beğenmeyen teyze: bunlardanda mevcuttur ısrarla cam kenarının kendisine ait olduğunu söyler cam kenarına geçse bile camdan soğuk geliyor diye yakınır, memnuniyetsizdirler. otobüsteki herkese bi kulp bulur ve yanında oturanını da çileden çıkarır.
12. otobüste manita arayan tipler: bunlarda genelde tatil zamanı şehirler arası yolculukların mesire alanı olduğunu düşünen tipledir.
15.gözünde gözlük, boynunda vücuduna yapışmış halde bulunan tarz bağlanmış kaşkoluyla nietzsche okuyan filozof görünümlü antilop: okuduğu kitaptan bişey anlamaz, amaç sadece gösteriştir. eliyle sürekli çene bölgesindeki kirli sakalını okşar. mola yerinde kıçından çıkardığı mokaçinosunu yudumlar. Ama kendini british airways vip class yolcusu sanan antilop farkında değildir ki; o da şampiyon hersekli turizmle gitmektir, ben de.
(bkz: yeni hayat) *
16.sabıka dosyasını anlatan kırık tip: zaten başlı başına eziyet olan 21 saatlık yolculuğu tamamı ile işkenceye çevirirler uyuma özürlü oldukları için yanıda oturan herkesi de kendi gibi uykusuz sanır. geçtiğiniz her vilayet, her ilçe, her kasaba da bir vukuati, bir mevzusu da vardır. annlatır durur: şöyle kavga ettim böyle bıçakladım. böyle dövdüm... zor iştir çekilesi değildir. *
17. yarım dünya insan; gelir, şöyle bi geçiyim der, 2 kişilik koltukların 1.5 kişilik kısmını kaplar. o an tek şansınız yarım dünya koltuğa gömülmeden hemen önce kıvrak bir hareketle pozisyon almanızdır, aksi takdirde poponuzun * bir lobu, sırtınızın yarısı koridorda kalıverir. pencere kenarında oturuyorsanız, bu sefer de yarım dünyanın yarısı üstüne 2.5 tonluk baskı yapar... çekilmez çiledir..
içlerinde bazıları vardır ki; sevdiklerine kavuşacakları için heyecanlı, içi içine sığmayan, sabırsızlanan, mutluluğun doruğuna ulaşmalarına ramak kalmış, gıpta edilesi insanlardır onlar.
itiraf.com'a platonikim itirafları yazmak ve "ya tutarsa" yapmak için etrafta materyal arayan erkek ve kadınlar.
yastıkları yanlarında olur genelde, saatler süren yolculuklarda yağlı saçlara maruz kalmaktan muşamba kıvamına gelmişlerdir. ama bundan ne yastık ne de yastığın sahibi şikayetçi değildir.

yağlı yastık sahibi kişi yanına yol arkadaşı olarak düşen kişiye mutlaka bir kaç fix soru sorar * ** *.

milyonda bir olmakla birlikte bu yağlı yastık sahibi kişi bir edebiyat öğretmeni çıkabilir. evet çıkmıştır da netekim. ve şaşırılır. yukarıdaki fix sorular aynen sorulmakla birlikte, buna edebi bir sohbet de eşlik eder. ve sohbet yağlı yastık sahibi edebiyat öğretmeninin beyazyelkenli'ye bir kitap tavsiye etmesiyle * son bulur. ilk defa bi yolculuk geyik muhabbeti artı kitap tavsiyesiyle son bulmuş olur.
insanoğlu enteresan sevgili okur.. bunu anlamak için aman aman gözlemlere ya da ultra zeki olmaya falan da gerek yok üstelik. cuma akşamı foçaya gitmek için otobüse bindik, pazar günü d dönüş için.. toplam 18 saat otobüs yolculuğu yapar. bu da yeterli (artarlı) bir süre..

*horlayan insan modeli: bu model en tiksinç modeldir. hayır kardeşim madem horlama sorunun var, gündüzden uyu. biz otobüste senin horlamanı çekmek zorunda mıyız? hayır normal horlayanlar neyse d, bi d kükreyenler var. horlayanların %99,78i erkek.. (bkz: buçuklu yüzde verip inandırıcı olmaya çalışmak). daha da kötüsü bu kükreyenler benim gülmeme neden oluyorlar. kendimi tutmaya çalıştıkça daha kötü bir hal alıyor bu durum. her 'hoooorrgggghhh' sesi sonrası bi 'hahaha' kıkırdaması daha da rahatsız edici oluyordur eminim. zaten bende rahatsızlık vermeme takıntısı var, sinir bozucu.. neyse, konu başlığından uzaklaşmayalım..

*cam kenarıcı insan modeli: var böyle insanlar. bak, otobüs beni tutar.. hele hareket halindeki araçta biley okumak, resimlere bakmak bile mide bulantısına yol açıyor bende.. ama cam kenarı olması durumu hafifletiyor. bunda bir yalan yok.. ama 'illa cam kenarı' olsun diye tutturanlardan da değilim. böyle bir insan modeli var. hatta bence bunlar gruplar halinde o şehirlerarası otobüs senin, bu şehirlerarası otobüs benim modunda geziyorlar.. hayır, yoksa sayıları bu kadar çok olamaz! dönüş yolunda, izmir'den böyle orta yaşlı ev hanımı modunda kapalı bir teyze bindi, kızı olduğunu tahmin ettiğim vamp, izmir'in sıcağına bakmadan siyah topuklu çizmelerini, kısa paça pantolonunun altına çekmiş hatun bindirdi.. -anasına bak da kızını al sözü günümüzde yalan olmuş vaziyette- herneyse. cam kenarında kendi halinde, sessiz sakin genç bir kız oturuyordu.. neyse vamp canavar hemen çirkef bir ses tonuyla 'kenara geçer misin?' dedi.. kız saf saf baktı, anlayamadı haliyle bi anda.. 'biz özellikle cam kenarı aldık. kenara geçicek. midesi bulanıyoo.' dedi.. neyse, kız kibarca yer değişti. otobüs yola devam etti.. ilerleyen kmlerde kula mıdır nedir, öyle bir yerde otobüse bir adam bindi.. bu da camkenarıcılardan.. neyse cam kenarında da çok yaşlı bi amca oturuyor. ama amca o kadar yaşlı ki, derisi kalınlaşmış, yüzündeki çizgiler oluk oluk olmuş ve muhtemelen kulağı da duymuyor. tek başına efendice giden adama sardı bu yeni binen abuk tip.. 'amca, cam kenarı benim' dedi.. amca döndü ama sıfır tepki. bence duymuyordu adam.. bu sefer hödük sesini biraz yükseltti.. 'cam kenarı diyorum, benim.. yer değişelim'.. ama çok komik bir durum amcayla adam birbirlerine bakıyorlar ama amcada sıfır hareket.. hödük bu sefer sinirlendi.. 'cam kenarı.. benim!' dedi.. amcadan sıfır tepki.. kafasını diğer tarafa çevirip yaşlandı.. amca o kadar yaşlıydı ki adamın ne dediğine dair en ufak bir fikri olduğunu sanmıorum.. muavin yardıma yetişti.. 'amca hasta beyfendi.. siz boş bir yere geçin, ben bi molada falan halletmeye çalışıcam..' neyse bu hödük geldi bizim arkamızdaki boş cam kenarına oturdu.. ilk moladan sonra tekrar amcanın tepesinde bitti.. 'amca, cam kenarı benim diyorum..!' adamdan yine tepki yok.. nedir yahu bu? kalkıp ağzını burnunu kırcaktım hödük herifin ya! yani adam kaç yaşında, belli ki anlamıyor/duymuyor/hasta.. neyin peşindesin? mal mısın nesin ya! ama amcaya helal olsun! iiki d o öküzle yer değişmedi..

*telefon konuşucular: en hasta olunan gruptan biri. elbette telefon çalabilir. artık yeni otobüslerde zaten cep telefonu serbest.. ama otobüste senden başka 40 kişi daha var yahu! binip de uzun uzadıya muhabbet edilmez ki! 5-10 dakikayı geçtim, baya baya yarım saat konuşanlar var.. bu bi üst paragraftaki dallama arkamıza oturunca açtı telefonu bi hatunu aradı.. yüksek sesle uzun uzun muhabbet etti.. nası bir tipse artık! televizyonda da 'ÇGHB' var. zaten tvnin sesi kısık, iki izlicem keyfim yerine gelcek.. ı-ıh! yok! bıdı bıdı.. o telefonu onun ağzına sokmak istedim, o derece.. benim d çaldı telefonum elbette.. konuştum kapattım, nedir yani!

*telefonunun sesini açık bırakıcılar: bu da var.. sahiden.. hele gidiş yolunda adamın teki telinin sesini açık unuttuğu yetmiyormuş gibi, kulağına da kulaklığı takmış, sonra bu da yetmezmişcesine uyuyakalmış.. saat gecenin 3ü. zor bela uyumaya çalışıyoruz.. zırzırzırzır.. hayır adam duymuyor da telefonu! kim bilir kulağında tv sesi, kaçıncı rüyasını görüyor.. telefonu çalmış umrunda mı? değil.. hayır, sahiden değil..

*ayakkabı çıkarıcılar: daha ziyade uzun yolculuklarda ve gece yolculuklarında görülen bu insan modeli çevredekileri rahatsız edebiliritesi yüksek insan modellerindendir. ama biraz benimdir, biraz sensindir, biraz odur.. yalnız şişen ayaklara aynı ayakkabıları tekrar sığdırmak zor olacaktır kuvvetle muhtemel. ayrıca bunların bir kısmının da ayakları kokar.. hayır ayağın kokmuyorsa çıkar da, bile bile bu ayak kokusunu bize de çektirmek zorunda mısın? soruyorum, zorunda mısın?

otobüse bindiğimde 2 tane bebek vardı. onlar ağlıcak, sıkıntı çıkarıcak, kaka yapıp otobüsü kokutcak die tedirgin olmuştum ama, valla onlar koskoca adamlara taş çıkarıcak şekilde sakince gidip geldiler.. biri tv izledi biraz, sonra uyudu.. diğeri direk uyudu. molada annesi tuvalete giderken bebeği diğer bebekli kadınlara emanet etti.. yavrum gıkını bile çıkarmadı, ciyaklamadı annem nerde diye..

(bkz: bu da böyle bir anımdı)
Otobüsdeki arkadaşına göre bu tip insanlardan biri olabilirsin.Yanımda konuşmaktan zevk alacağım biri varsa konuşurum.Fakat kimse yoksa yapacak şey basittir.Ya biraz müzik dinlenir yada kitap,gazete okunup yol uzunsa uyumak kaçınılmazdır.

6.Yola bakıp hayatını düşünen insan modelidir.Geçmişini sorgulayan gelecekte ne yapmak isteyeceğini kafasında kuran insandır.
(bkz: müzik ruhlu insan) ^^
yaşları orta yaşın üzerinde ise çok konuşkan olurlar. sürekli hakkınızda bilgi edinme derdindedirlerdir.