gerçeğin serumu

Damarlarında gerçek serumuyla gezen yolcunun gözbebeklerini büyüten korkuyla taş kesilmiş an. inkar ettikleriyle tepetaklak olmuş sersem bir an. içinde başıboş sözcüklerin hologramlaştığı, şaşkınlık yelpazesinin küçük girdaplar yarattığı an. Başdönmeleri yaratan açık görüş açısını kısırlaştıran an.

Benim boşluğuma tutun, gerçekliğinin kayıplarını onarayım. Sabırsız taşın çatlayan hücrelerinden açılan mavi bir dilekle buluşsun ellerimiz. Kollarımı açabildiğim kadar büyük değilse nasıl sevgim, ellerimi göğe kaldırabildiğim kadar da güçlü değil bu isteğim. Ayakta kalarak diz çökebilen ruhuma söz geçiremem, ayazda kalmış gerçeğini iyileştiremem.