bugün

karaduvar

"karaduvar - bekleyiş kırıntısında izler"

sen yaratmışlığımın özgünlüğü için daha kaç kere ben olmanın yoksunluğunda iliklerime kadar egona boğulmam gerek... kaç gece sırf sen yıldızların gözyaşlarından anlamlı bir hitabet bulabil diye benliğimi sana emanet etmem gerek, hor kullanman için... ve kaç kere daha anlatmam gerek, düşlerin dünyasında gerçekliğe açılan kapının, dürüstlükten ve samimiyetten geçtiğini...

ben, yarınlarından terk-i diyar eden yolcu, umutlarına ve inancına rağmen. şimdi söyle! sen hangi yolcuya hancı? hangi iki var olmuşluğun kesişim kümesiyiz ve hangi yoksunluğa çözümüz, en umulmadık köşelerden... sen, rüzgarların koynunda yalanlara kol kanat geren gölge, bense yüreğimin emanetinde şefkate ve onura sığınan gerçek... bir yutkunmayız, zıt noktaların boğazlarında.

köprünün bir ucu ateş, bir ucu su... dengesiyiz zıtlıkların ve anlamlı açıklamalarıyız risklerden ziyade. hayallerde buluştuğumuz bir rüyanın gerçekliğe ispatı için uğraşan iki deli hayalperestiz. ya da farkındalıkların tüm almaçlarına sahip olduğumuz halde, var oluşunun azametine duyduğu acziyetle onurlu birer ahmağız.

gerçeğin yarınına yalansız bir dünden temelli geçmişin ekilmiş fideleriydik. büyüdük büyümesine ama yaşam savaşımız neden? nicesi var olma çabasında bir yudum nefese muhtaçken, benliğini satarken 1 saniyelik yaşama, biz neden varlık içinde yokluğun sıkıntılarında yaşam savaşındayız?

acımasız bir engel renklerini mi aldı gözlerimizin? ya da umarsız bir kapı, yolunu mu kapattı geleceğimizin? fersah fersah madiyan gibi sona koşuşlarımın bendinde hep gözyaşlarım araladı göz bebeklerimin buğusunu.

duygularımın en yoğun kıvrımlarında hep sana susatan bir sebep bulmuştum oysa. şimdi çözümlere direnen günahkar suratlı sırt çevirişin neden?

yoğrulmuşluğumuzun anlamlılığında bilinmeyen bir kelimeye takıldık farkında olmadan. şimdi kuyunun dibinden ay ışığı resmetmeye niyetli olmayan kör bir gidişin vicdanında yarınımız. yorgunluğu gözlerimden sızıyor yanlışların. hayallerimin vurgun yediren göz amaştırıcı gerçekliğinden sapan gerçeklerin acı dolu varlığı, yokluğunda anlamlılığını hissettiriyor elde edilmemişliklerin. ah o nankör yaratılmışlığımız. elindekilerin kıymetini bilemeyişlerimiz ve acımasızca nefes alışlarımız... nerede olursan ol, nereye gidersen git..! ben burada değilim! izlerinden takip et sana yolcu yüreğimin kutsiyetini.

04.04.2007
02:19 çarşamba
uğur yaman