bugün

kampüs efsaneleri

efsane bilkent üniversitesinde geçer.

okulda burslu okuyan "ezik" bir öğrenci ferrari'si olan bir "zenginpiçi" öğrenciyi çekememiş ve sivri bir taşla arabanın kapısına "araban çok güzel" yazmış. sonra da ne olacak diye seyretmek için karşı kaldırıma oturmuş.

dünyanın en mutlu insanı olmuştu aslında arabayı o şekilde çizen ezik. bir fakir başka ne isterdi ki? hayatı boyunca bir ferrari bile çizemeyecekse yaşamanın da bir anlamı yoktu. ohhh iyi oldu zenginpiçine de tabi. bundan sonra öyle ferrariyle falan da gezmez, adam gibi alır bir uno onunla gezsin artık diye düşünür*. hala hırsını alamadıysa başka ne gibi gerzeklikler yapabilirim ki bu zenginpiçlerini deli ederim diye düşünürken kafasına yediği taşla önce beyaz bir ışık görür ve ışığın sonundan ak sakallı bir amca elinde ferrari anahtarı gel gel der. ağzından salyarak akarak dedeye ulaşan ezik tam anahtarı alacakken dede anahtarı geri çeker ve yere düşer ezik. bahtsız ezik gözlerini açtığında hastanede babasının zenginpiçin avukatıyla masraflar için pazarlık yaptığını görür. zaten sefaletten perişan olan ezik bir kat daha sefalet çamuruna batmıştır ki bu da bütün eziklere ders olmuştur.