bugün

oğuz atay

Burjuvalık ile yarım aydınlık arasına sıkışmış insanların hikayelerini anlatır. ülkem aydınını, halkım insanını yani. yürekleri burkan bir seslenişi, serzenişi belki de vardır korkuyu beklerken kitabının bitiş cümlesinde 'ben buradayım sevgili okur! ya sen, sen nerdesin' yazmak yeterli sanırım bu kadarını, yorumlamak okuyana kalmalı.

bir arkadaşımın yorumuydu: 'Niçe nihilizmin tanrısı ise Oğuz ATAY da türkiyede ki peygamberidir'

Tutunamayanlar ülkedeki en iyi romanlardandır. Korkuyu beklerken kitabında ki 'Beyaz mantolu adam' bir Dosto ustalığı ile yazılmıştır ve Tutunamayanlar'ın Selim Işık'ı Türk edebiyat tarihinin unutulmaz karakterleri arasında yerini almıştır.

Eşya ile farklı bir bağı olan ve nesneleri canlandırıp, konuşturan yazar olma özelliğini de taşır Atay, onun bahsettiği yangının kokusunu duyumsar mesela bünye.

Günlüğünde babasına hayranlığını hayranlıkla okumamak mümkün değildir. 'Senin aynadan gördüğünü ben dıvardan görürüm' demiştir babası. Bütün taşlarını sarsmıştır, Ölü babasına mektup yazmasına neden olmuştur.

Bir bilim adamının romanı her bilim adamının hayatı gibi merak edilmediğinden ve hayal gücünden ziyade, yaşanana dayandığı için tutmamıştır. Ama görevini yerine getirmiş bir biyografi-kitap olarak iyi yazılmıştır. okunması alana duyulan ilgiyle alakaladır.

Oğuz Atay'ı okumadan türk edebiyatından söz etmek gaflet olur.