bugün

askerliğin hemen gidip gelinecek bir şey olması

iki yüz kavramındandır. sözüm sana fernando. bu cengaverler vatanın her karışını kutsal sayar. vurgularında vatan bir bütündür bölünemez. hatta hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır derken, bu ülke sevicileri iş gerçeğe dönünce bir anda çarkediverirler.

şöyle ki faşizanlığa öpücük konduran bu bünyeler platonik aşkın en nadide örneklerindendir. kafalarını kumdan çıkardıkları esnada vatan ile ilgili bir söz duyarlarsa "beğenmeyen çektirsin gitsin" gibi emsalsiz çözüm yolları sunarlar.
ikinci en önemli özellikleri kap, yemek ve sıçmak sözcükleri sık sık ağızlarına bulamalarıdır. ah sen romeo yediğin kaba sıçıyorsun.
bir de dizilerden replik kapmışlardır: ülkenin ekmeğini yiyip ihanet eden ekmek yediği yerden vurulur. ay çok romantik.

gelgelelim vatanın her karışını öpüp koklayan bu yiğitler doğuya bir sürgün yeri olarak bakar. bir an önce o günlerin geçmesini temenni eder. bu ister askerlikle alakalı, ister memuriyetle alakalı olsun.

hani yavrucak vatanın her karışı senindi. hani edirne diyordun kars diyordun. noldu?
bana terör merör deme kuzucuğum rica ediyorum. o yüzden hacı cavcav, o yüzden gidemiyoruz deme. gerekirse ölmek de vatana hizmet değil mi? nedir bu göt korkusu.
ya da fakirlik desek. büyük eğlence mekanları yok ve haftasonları bowlingde strake yapamayacağın için hatta belki bir kafeye oturup kızlara pandik atamayacağın için doğu sana cazip gelmeyecek. sen bir parmağa hizmeti değişen adam sonra vatanımı öyle çok seviyorum ki diyeceksin. ama yemeyeceğiz, yemediğimizden de o kapkaçak ağzına işemeyeceğiz.

feriştahı aratmayan iştahın sevgiyle tutuşuyor, yanıyor, kül oluyor ama sen bundan bir an önce kurtulmak istiyorsun. sence de acaip mi?