bugün

pulse

-----spoiler-----
dabbenin amerikan versiyonu olan film uygun bir tanım olur herhalde pulse için. ama dabbeden daha başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. filmi izlerken mesela hafiften bir gerilim ve karanlık hava yakalıyorsunuz ama yine de korkmuyorsunuz. hatta filmi geceyarısı izlememe rağmen korkmadım.
film kısaca diğer dünyadaki kötü ruhların bu dünyaya gelip hayat kazanmak istemesi ve bunu birkaç hacker dallamasının sayesinde yapabilmeleri anlatıyor. bu hayaletler herhangi bir teknolojik donanımı (telsiz,bilgisayar,telefon vb.) kullanarak hareket edebiliyorlar. yani teknolojinin olmadığı yerlere gidemiyorlar. ve teknolojiyi kullanarak insanların ruhlarını ele geçiriyorlar. ruhları ele geçirilen insanların yaşam isteği kalmıyor. ya intihar ediyorlar ya da bu ruhları ele geçirilen insanların bedenleri önce siyah renkteki tatoo benzeri şeylere dönüşüyor bu siyah iz giderek bütün vücudu kaplayıp o insanı küle çeviriyor. sonra onlarda hayalete dönüşüp başka insanlara musallat oluyorlar. özellikle de ya sevmediklerine ya da aradıkları şeylere.
neyse film yine genç bir grup üzerinden gidiyor. tabiiki başroldeki hatun mattie (kristen bell) ve yakışıklı genç dexter (ıan somerhalder - ki kendisi aynı zamanda lost'da boone karakterini canlandırıyor) en sona kalan isimler. ayrıca filmde the last house on the left filmindeki psikopat rolünden tanıdığımız riki lindhome de (filmde çamaşırhane sahnesinde yeralmakta) oynamaktadır.
filmde birçok saçma nokta var çoğu amerikan korku filminde olduğu gibi! mesela filmin sonunda kız kaçsın diye dexter kapıyı tutar. fakat bildiğim kadarıyla bu hayaletleri durduran tek şey kırmızı. yani kapı duvar pek işlemiyor. ama buna rağmen hayaletler kapıdan geçemez. burdan yola çıkarak hayaletin yumruk yemesi, önlerindeki kapı tutularak geçmelerinin engellenmesi ya da bu hayaletlerin araba camını kırarak arabanın içine girmeye çalışması saçma oluyor. aynı zamanda bazen iğrençliği kullanmalrı da hiç hoş olmamış. iğrençlikle sadece mide bulandırabileceklerini, insanları korkutamayacaklarını ne zaman anlayacak bu hollywood bilmiyorum. filmdeki tek güzel şey arasıra karşımıza çıkan görsel efektler ve ses efektleri. bunlar haricinde hep klişe şeyler...
sözün özü izleseniz de olur izlemeseniz de.

"do you want to meet a ghost?"

-----spoiler-----