bugün

herkesin seçmediği bir hayatı yaşaması

kendisi adına seçilmiş hayatlarda debelenmektir.

baskı çocukluktan başlar, aman da aman doktor olcak benim yavrum diye diye büyütülüyoruz.
belki beşikte kertiliyoruz yaşayacağımız hayatla ama o kısmını hatırlayamıyorum haliyle.
ama kendi annem adına konuşursam "benim çocuğum matematik öğretmeni olacak bey, zeki ama çalışmıyor" tantanasına başlamıştır o zamandan.

geçen arkadaşla otururken hayat felsefesi yapıyoruz 2 gram aklımızla. enteliz olum, ne sandın!
neden yaşıyorsun lan dedi gayet kendinden emin.
sorunun kolaylığı hoşuma gitti tabi, "ehehe mutlu olmak için tabi lan" dedim.
ardından göt edici soru geldi tabi: "nasıl olacaksın mutlu?"

-eööee kem küm.

beynime sıçayım afedersiniz. olmak istediğim yerden çok uzakta olduğumu yolun yarısında farkettim.

muhabbet ettiğim arkadaşa baktım bir de kendime. özetimiz şu şekilde.

estrella de mar: sallamasyon yapılan bir tercih sonrası, bahtına çıkan bölümün bilmem kaçıncı senesinde. mezuniyetine zibilyon yıl var. hala çatır çatır baba parası yiyor. alkole sigaraya karıya kıza düşkün. her sabah yine mi ders lan diye söverek gidiyor. en önemli sosyal aktivitesi fenerbahçe galatasaray maçları.

bizimki: sallamasyon yapılan bir tercih sonrası, bahtına çıkan bölümde 2 senesini geçirdi. ardından kaliteli üniversiteymiş, s.kerim kalitesini diyerekten okulu bıraktı. yıllardır en büyük zevki olan "resim" sanatıyla haşır neşir olaraktan, istediği güzel sanatlar fakültesine gitti. çatır çatır kendi parasını yiyor. karı kız umrunda değil.
en sevdiği şeyin eğitimini aldığı için her sabah mutlu uyanıyor.

bugüne kadar bana "nasıl mutlu olacaksın lan?" sorusunu sormayan tüm arkadaşlarımı kınıyorum.
yıkıldım vallahi şu an.