bugün

ben çocuğa çocuk demem

-gulerken katila katila tum bedeniyle gulup "off" diye oraciga yığılan,
-opusme sahnelerini izlerken televizyonun camına yapışan,
-her öpücük istediğimde yanağımı yalayıp kaçan,
-"ayak", "popo", ve "koku" öğelerine sahip birbirinin değişik versiyonu espirilerine sadece kendi gülen,
-"horozlunun çocuğu" diye küfreden,
-"sponge bob" hayranı,
-en önemli prestij unsuru olan ışıklı ayakkabıları ve tekerlekli ayakkabılarının temizlediği yegane şeyleri oluşturduğu,
-her beş sokağa çıkışından en az birinin sonunda beni dövdüler diye gelip "tombul tosbağa nerdesin? yaktım çıranızı bebelerr" diye bagirdiginizda sokakta cocuklarin yerinde yeller esmesine sebep olmuş,
-televizyon izlerken dizine yattığınızda saçlarınızla oynayan,
-banyodan çıktığınızda ıslak saçlarınızı küçük yumuşacık elleriyle tarayıp kurutan,
-defalarca basketbol öğretmeye çalışmanıza rağmen topa hala avuç içini değdirdiği için sürekli topu kaçıran,
-kreşten bu yana oyun arkadaşlarına devamlı aşık olup eve gelen,
-ne hikmetse kızlardaki en önemli ve yegane kriteri "tombul yanaklar" olan,
-"özel eşyalarını buna koyarsın belki" diye verdiğiniz cafcaflı kutunun içine baktığınızda bir kumbara, bir sakız kutusu, plastik kaşık, bir pense ve manikür makası, bir tarak, çiğnenmiş bir çiklet ve bir de kendi resminizi bulduğunuz,
-onunla oynamaktan sıkıldığınız için daha sonra onu kim bilir kaç kere yalnız başına bisiklet sürmeye mahkum ettiğinizi sonradan farkedeceğiniz,
-en sevdiği olduğunuz,
-yıllar önce avucunuza aldığınız minik ayakların ve çöpe attığınız binlerce bebek bezinin katili küçük poponun sahibi; ilk kelimesine, ilk dişine, ilk aşkına, ilk öpücüğüne şahit olduğunuz...
-yıllarca cırıltısıyla kafa s**tiği sabıkalı geçmişine rağmen "allahasmarladik, ben evden ayriliyorum" dediginizde tek hamleyle gözünü silip sonsuza dek susan...
çocuğa ne sen çocuk de, ne ben diyeyim; hiç acıma.

şehirler o olur sen kaçarsın*.