bugün
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı9
- yigitzsche14
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak17
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız15
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- anın görüntüsü15
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- icardi19058
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- junkman12
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği20
- erdoğan'dan sonraki başkan16
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
- letthe8
- manyak olmaya karar verdim8
07.06.2009 günü abdullah aymaz'ın muhteşem köşe yazısı.. müslüman olmak isteyen arjantinliler..
Arjantin'de bulunduğu günlerin hatırasını yâd ederken Ömer Bey şunları söyledi: 2004 yılı Ramazan ayında iftar etkinlikleri sırasında vakfımıza, komşumuz bir hanımefendi geldi; "Her sene aralık ayının üçünde, yirmi senedir devam eden bir geleneğimiz var...
Ülkemizde bulunan her dinin mensubu insanlar kendi dinlerinin mûsikîlerini tanıtırlar. Bakıyorum siz böyle güzel şeyler yapıyorsunuz. Bu geleneğimize de katılsanız çok iyi olur. Ben, kültür ve dinlerden sorumlu vali yardımcısıyım. ismim Alisia Vazgues." dedi. Tamam deyip arkadaşlarla kendi aramızda neler yapabiliriz diye müzakere ettik. Sonra Hafız Ahmet arkadaşımızın önce bir ezan okuyup arkasından Meryem Sûresi'ni tilavet etmesini ve ispanyolca mealini vermeyi kararlaştırdık. Bize, program için sadece 12 dakikamız olduğunu söylediler. Dördüncü sırada yer vermişlerdi. Meydan binlerce insan tarafından doldurulmuştu. Yüksekçe bir yere dinî gruplar çıkıyor, müziklerini icra ediyor, insanlar kendince dans ediyordu. Sıra bize geldi; Hafız Ahmet arkadaşımız ezan okumaya başlayınca dans edenler durdu, bağıranlar sustu! Herkes dikkat kesilmiş, ezanı dinliyordu. Arkadan Kur'an okumaya başladı. Meali verildi ve tam 12 dakikada programımız bitti. Ama o muazzam topluluk "Tekrar isteriz! Tekrar isteriz!" diye bağırıyordu. Tertip heyeti, tekrar etmemizi söyledi. Aynı şevk ile ezan ve Kur'an tekrar edildi. Meydan kaynıyordu. Televizyon kanalları, bunu en önemli haberleri arasına koyup verdiler. Türk bayrağı ile vakfımızın adres ve telefonları da belirtildiği için aylarca sağdan soldan telefonlar aldık. Kendilerinin asıllarının Müslüman olduğunu, ama islâmiyet bilgilerinin kalmadığını söyleyenler, Müslüman olmayı arzu edenler vardı...
San Paolo şehri kurulmadan önce Endülüs'ten gelen Müslümanların Arjantin'de kurdukları bir Kurtuba şehri var. Orada da her milletten insan kendi ülkesini tanıtabilecek büyük bir program hazırlamıştı. Oraya da davet edildik. Büyükelçiliğimiz, Ermenilerin olay çıkarabileceği endişesi içindeydi. Vakıf olarak iyi bir hazırlık yaptık. Güzel bir çadır kurduk. Dönerimizi hazırladık. ispanyolca kitapları dizdik. Elimizde büyük bir Kur'an-ı Kerim vardı, onu önemli bir yere açık vaziyette koyduk... Herkes sıraya girmiş, onu görmek istiyordu. Kuyruk uzayıp gidiyordu. Bunun üzerine beş adet daha Kur'an-ı Kerim getirip koyduk. Yine sıralar ve kuyruklar vardı. Hocaefendi'nin yüz adetten fazla Ölçüler kitabı vardı. Onar yirmişer, bir hanımefendi tarafından alınıp alınıp götürüldü. Acaba kitapları imha mı ediyor diye şüphelendik. Kendisine niye bu kitapların hepsini aldığını sorduk. "Ben avukatım... Kitaptaki 'adalet' konusu çok dikkatimi çekti. Bütün hukukçu dostlarıma birer tane hediye ettim. Müthiş ve güzel ifadeler var. Bunların kaynağının islâmiyet olduğunu düşünüyorum." dedi. Daha sonra islâm ile ilgili pek çok kitap okudu ve Müslüman olmayı tercih etti.
Kurtuba'daki bu tanıtımda en çok bizim çadır ilgi ile ziyaret edildiği için en büyük televizyon kanalı bizimle iki saat görüşme yaptı. Türkiye tanıtım kasetlerimiz vardı, onları da yayınladı. Kurtuba'da bir pizzacıya gittik. Başı yarı kapalı bir hanım işletiyor. Çocukları birbirlerine Ali, Hamza benzeri sözlerle hitap ediyorlardı. Masaya çağırıp isimlerini yazdırdık. Baktık, yazılar doğru. Kadına "Müslüman mısınız?" diye sorduk. "Hayır" dedi. "Çocukların ismi niye Ali, Hamza?" dedik. "Dedem ölürken, çocukların olunca bu isimleri koyarsın, diye vasiyet etmişti." dedi. Vakit geçiyordu. "Acaba bize temiz bir sergi verebilir misiniz, ibadet etmek istiyoruz?" dedik. Getirdi; biz namaz kılarken arkada ağladığını fark ettik. Nedenini sorunca, "Dedemin de böyle yatıp kalktığını hatırladım. Demek ibadet ediyormuş." dedi. Sonra arkadaşlar, kocası ve büyük oğlu ile de tanıştılar. Böylece dostluğumuz, beraberliğimiz arttı...
Arjantin'de bulunduğu günlerin hatırasını yâd ederken Ömer Bey şunları söyledi: 2004 yılı Ramazan ayında iftar etkinlikleri sırasında vakfımıza, komşumuz bir hanımefendi geldi; "Her sene aralık ayının üçünde, yirmi senedir devam eden bir geleneğimiz var...
Ülkemizde bulunan her dinin mensubu insanlar kendi dinlerinin mûsikîlerini tanıtırlar. Bakıyorum siz böyle güzel şeyler yapıyorsunuz. Bu geleneğimize de katılsanız çok iyi olur. Ben, kültür ve dinlerden sorumlu vali yardımcısıyım. ismim Alisia Vazgues." dedi. Tamam deyip arkadaşlarla kendi aramızda neler yapabiliriz diye müzakere ettik. Sonra Hafız Ahmet arkadaşımızın önce bir ezan okuyup arkasından Meryem Sûresi'ni tilavet etmesini ve ispanyolca mealini vermeyi kararlaştırdık. Bize, program için sadece 12 dakikamız olduğunu söylediler. Dördüncü sırada yer vermişlerdi. Meydan binlerce insan tarafından doldurulmuştu. Yüksekçe bir yere dinî gruplar çıkıyor, müziklerini icra ediyor, insanlar kendince dans ediyordu. Sıra bize geldi; Hafız Ahmet arkadaşımız ezan okumaya başlayınca dans edenler durdu, bağıranlar sustu! Herkes dikkat kesilmiş, ezanı dinliyordu. Arkadan Kur'an okumaya başladı. Meali verildi ve tam 12 dakikada programımız bitti. Ama o muazzam topluluk "Tekrar isteriz! Tekrar isteriz!" diye bağırıyordu. Tertip heyeti, tekrar etmemizi söyledi. Aynı şevk ile ezan ve Kur'an tekrar edildi. Meydan kaynıyordu. Televizyon kanalları, bunu en önemli haberleri arasına koyup verdiler. Türk bayrağı ile vakfımızın adres ve telefonları da belirtildiği için aylarca sağdan soldan telefonlar aldık. Kendilerinin asıllarının Müslüman olduğunu, ama islâmiyet bilgilerinin kalmadığını söyleyenler, Müslüman olmayı arzu edenler vardı...
San Paolo şehri kurulmadan önce Endülüs'ten gelen Müslümanların Arjantin'de kurdukları bir Kurtuba şehri var. Orada da her milletten insan kendi ülkesini tanıtabilecek büyük bir program hazırlamıştı. Oraya da davet edildik. Büyükelçiliğimiz, Ermenilerin olay çıkarabileceği endişesi içindeydi. Vakıf olarak iyi bir hazırlık yaptık. Güzel bir çadır kurduk. Dönerimizi hazırladık. ispanyolca kitapları dizdik. Elimizde büyük bir Kur'an-ı Kerim vardı, onu önemli bir yere açık vaziyette koyduk... Herkes sıraya girmiş, onu görmek istiyordu. Kuyruk uzayıp gidiyordu. Bunun üzerine beş adet daha Kur'an-ı Kerim getirip koyduk. Yine sıralar ve kuyruklar vardı. Hocaefendi'nin yüz adetten fazla Ölçüler kitabı vardı. Onar yirmişer, bir hanımefendi tarafından alınıp alınıp götürüldü. Acaba kitapları imha mı ediyor diye şüphelendik. Kendisine niye bu kitapların hepsini aldığını sorduk. "Ben avukatım... Kitaptaki 'adalet' konusu çok dikkatimi çekti. Bütün hukukçu dostlarıma birer tane hediye ettim. Müthiş ve güzel ifadeler var. Bunların kaynağının islâmiyet olduğunu düşünüyorum." dedi. Daha sonra islâm ile ilgili pek çok kitap okudu ve Müslüman olmayı tercih etti.
Kurtuba'daki bu tanıtımda en çok bizim çadır ilgi ile ziyaret edildiği için en büyük televizyon kanalı bizimle iki saat görüşme yaptı. Türkiye tanıtım kasetlerimiz vardı, onları da yayınladı. Kurtuba'da bir pizzacıya gittik. Başı yarı kapalı bir hanım işletiyor. Çocukları birbirlerine Ali, Hamza benzeri sözlerle hitap ediyorlardı. Masaya çağırıp isimlerini yazdırdık. Baktık, yazılar doğru. Kadına "Müslüman mısınız?" diye sorduk. "Hayır" dedi. "Çocukların ismi niye Ali, Hamza?" dedik. "Dedem ölürken, çocukların olunca bu isimleri koyarsın, diye vasiyet etmişti." dedi. Vakit geçiyordu. "Acaba bize temiz bir sergi verebilir misiniz, ibadet etmek istiyoruz?" dedik. Getirdi; biz namaz kılarken arkada ağladığını fark ettik. Nedenini sorunca, "Dedemin de böyle yatıp kalktığını hatırladım. Demek ibadet ediyormuş." dedi. Sonra arkadaşlar, kocası ve büyük oğlu ile de tanıştılar. Böylece dostluğumuz, beraberliğimiz arttı...
güncel Önemli Başlıklar