bugün

türkçe olimpiyatları

yıllar önce bir yerlerde tanıştığım türkiye'de türkçe eğitim alan benden 10 yaş büyük bir çinli arkdaşımı hatırlatan hadise.
görünüşte bakıldığında herkese sempatik gelen bir durumdur. eh kolay mı, adı bile duyulmadık diyarlardan gelen çocuklar hem marşını okurlar, hem de senin dinlediğin şarkıları en az senin kadar güzel bir türkçeyle okurlar bir de. tavan olur birden malum yerin.

şimdi açıkça konuşalım ve tartışalım. hani bunu söylememdeki asıl amaç ta şu satırların gerisini bir okumadan doğrudan (belki de senden beklenecek şekilde) bir yargıda bulunmamandır. herhangi bir ulusa bir kültürü tanıtmak modern dünyada kültür turizmi olarak adlandırılır. bu iş eğlenceli, genel kültürü arttırıcı olduğu kadar çok kültürlülüğün ortaya çıkardığı hazzı da doyurur. örneğin hindistan' a gidip o kültürü tanımak gibi. bu sektör malum yılda milyarlarca doların döndüğü ve istihdam sağlayan bire sektördür. yasaldır ve sorun yoktur.

fakat olayın bu boyutunda ise dünyanın değişik yörelerinde okullar açıp dilimizi onlara öğretmek ve bunu da olimpiyat adında sergilemek ise öncelikle "amaç" sorusunu gündeme getirir. bu öncelikle bir kültürel emperyalizmdir. genel olarak bakıldığında özellikle 3. dünya ülkelerinin çocuklarına uygulanmakla birlikte diğer gelişmiş ülkelerden de öğrenciler bulunmakta. buna da kimse karşı çıkamaz. fakat bu amacın ötesi ise meçhuldür. ayrıca 23 nisan şenliklerinin ise iyiden iyiye alternatifi olmaktadır. ve muhtemelen de bu yönde ilerlemektedir.

şimdi biraz önceki çinli arkadaşa dönecek olursak. kendisi çin'de türkoloji okumuş ve devlet bursuyla türkiye'de bulunmaktaydı. türkçe'yi iyi konuştuğu gibi ingilizce ve fransızca'da konuşmaktaydı. şimdi yıllardan 1997, ingiltere çinden kiraladığı honkong adlı yerleşim merkezini törenle çin'e devrediyor, tabiki onun için duygulu bir olaydı, ancak o arkadaşımın daha da duygulanmasına ve hatta yanımda ağlamasına neden olan olay ise vahimdi. hatırlar mısınız bilmem ama o yıl galler prensi charles'in eski eşi lady diana elim bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. tabiki cenaze töreninde binlerce insan ağlamakta milyonlarca insan ise tv başında ağlamaktaydı. ağlayanlardan biri de bu çin'li arkadaştı. peki neden? yani ne alaka? seninle hiç bir ilgisi olmayan bir insan. işte bu açıkça ingiliz sömürgesi altında kalan diğer uluslar için de geçerlidir. yani bir hintli'de en az onun kadar ağlamıştır. zira ingiliz sömürgesinde bulunan diğer uluslar ortalama bir ingilizden daha bağlıdır kraliçeye. durum kendi çinde çelişkilerle doludur.

kısacası türkçe konuşan bu çocuklar ne kadar sempatik gelse de ötesinde ne amaçlar için bunların yapıldığı sorgulanmalıdır. obama'nın türkiye'ye gelip türkçe bir iki kelam etmesi, anıtkabirde atanın huzurunda içten bir duyguyla samimi görünüp saygı duruşunda bulunması, kahire konuşmasında ezan seslerini özlediğini belirtmesi bana ne kadar sempatik geliyorsa bu çocuklarda okadar sempatik gelmektedir. hiç bir eğitim sisteminin bana ingilizce yi dayatamayacağı gibi bu şekilde bir olimpiyat ve bu durumu hoş karşılamak aynı kategoridedir. zira onlara da bu durum dayatılamaz.
güncel Önemli Başlıklar