bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

küçücüktüm!

elinde büyüdüm, hayatın zor ve sabır gerektirdiğini öğrendim seninle; seninle ve beklerken. olgun olmayı öğrendim, ama her zaman bir yanım çocuk kaldı. belki sen de hep bu yanımı sevdin benim. büyütürken beni en değerli emeğinle, dizinin dibinde çocuk yanımla aç bencilliğimi...
sen her zaman daha büyüktün benden; ben ne kadar sabretsemde, gönlüm ne kadar senin kadar genişlese de, ne kadar çok öğrensem de, sen hep bir adım öndeydin. her zaman daha büyüktün.

ağlardım!

her o kelimeyi duyduğumda dudaklarının arasından, fısıldar gibi ve biraz da yarım; ben yanaklarımı yakan gözyaşlarına teslim olurdum ve bilirdim senin iki kişilik acı çektiğini. çünki sen; hem benim gözyaşlarıma yanardın hemde içine akıttığın gözyaşların dağlardı yüreğini. biliyorum; benim bir yanım senden hep zayıftı. senin varlığının korumasına ihtiyacı vardı ve güçsüzdü. sen hep dağlar kadar büyüktün gözümde...

giderdin!

o kaçınılmaz, hazin bekleyiş hep bir adım gerisinde dururdu eşiğimizin. her zaman böyle olmak zorundaydı; hep bilsem de geri geleceğini, bencil yanım seni hiç bırakmak istemezdi! küçük kollarımla ne kadar güçlü tutmak istesem de seni, asla sarılışımın içine işlemediğini düşünürdüm; çünki hep giderdin. önce kollarım ayrılıdı senden ama, elim son bir hamleyle eline sarılır ve avucundan küçücük ve biçare olarak sıyrılmaya başlardı. hep bilirdim geleceğini parmaklarını da çekerken parmaklarımın arasından.

ama sende iyi biliyorsun;

şimdi hiç ama hiç ağlamasam da, alışmış görünsemde dört duvar arasında ki yokluğuna; zihnimden kendini çekemediğini!
biliyorsun; üşüyen yanımı ve bir saniye sonrasını bekler gibi her zaman heyecanla beklediğimi seni!
güncel Önemli Başlıklar