bugün

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

"yalnızlığın anlaşıldığı anlar" başlığına bir şeyler karalamak zorunda kalmak. bi'zorunluluk yok aslında. ama o kadar yalnızsın ki bir şeylerle uğraşmak zorunda kalıyorsun.

sevilmediğini düşünüyorsun, eğer sevilmiyorsan ve farkındaysan, varlığın bile utanç veriyor sana. kimsin, nesin, amacın ne? bunun gibi birsürü soru soruyorsun kendine ve tabi yine kendin cevaplıyorsun. anlaşılmak, anlatmak, anlayabilmek ne güzel şeylermiş meğerse diyorsun.

en zor olanda bu anların çok çabuk geçebileceğini düşünmek, öyle olmadığını içten içe bilsen bile kendini buna inandırmak. mesela şimdi msn'dende olsa saçma sapan bir şey yazsa bu ruh halinden kurtulacaksın, ah sen de biliyorsun o kadar basit değil bu. keşke öyle olsa ama değil..

"olm hani "an"dı lan bu ama daha uzun geliyor bana, kaç saat oldu hala geçmiyor. konserve kutusu gibi ezilip köşeye atılmışım gibi hissediyorum hala.." diyor bir iç ses.
en azından o hala var, o kadar da yalnız değilmişim..