bugün

ömer faruk eminağaoğlu

bir parti lideri gibi basın açıklaması yapan, kameralar önünde bağırıp çağıran insandır.

bu kişiyi ben emekli bir hakim ya da avukat falan sanıyordum. genel algı öyledir ya hani, görevde iken kanunen yasak olmasından dolayı emekli olunca sivil toplum örgütlerine girerler filan... sonradan öğrendiğimde büyük şaşkınlık yaşadım; lan bu muhterem aktif olarak görevdeki bir cumhuriyet savcısıymış. yani adam bildiğimiz devlet memuru ama siyasi parti gibi görüş bildirip muhalefet yapabiliyor. noluyo hacı?

devlet su işlerinde çalışan bir memur, ya da tapu kadastroda görev yapan bir memur basın açıklaması yapsın çıksın, bağırsın çağırsın görün bakın ne oluyor. adamın anasını bellerler yürürlükteki kanunlar ile.

nereden geliyor bu çifte standart? hakimler ve savcıların onda birini (1/10) temsil eden bir örgütün başkanı olmak bunları yapmayı meşru kılar mı?
ne tarz bir cumhuriyet olduğumuzu basitçe görebileceğimiz bir hadisedir bu, egemenlik milletin değil güçlülerindir. asker çıkar her hafta basın açıklaması yapar, genelkurmay başkanı basına konferans verir bi nane olmaz. "ama onlar da memur" diyecek olan olursa linç ederler. rektörler çıkar darbe tezgahtarlığı yaparlar ama onlar da memur değil mi? diye soran olursa cevap veren çıkmaz...yarsav başkanı çıkar miting yapar bu onun en doğal hakkı olur meşru görülür...

bu delikanlıların hepsinin maaşını sen ben biz veriyoruz. bizim vergilerimizle bize efelik yapıyorlar iyi mi, en çok da bu gücüme gidiyor !

velhasıl özetleyecek olursak;

türkiye tartışmasız laik, demokratik, sosyal bir muz cumhuriyetidir.