bugün

the wrestler

vasat-klişe konu-süper oyunculuklar ve süper bir soundtrack. benim içim filmin özeti buydu. filmin konusu gerçekten klişeydi zira yıldızı sönmüş aktör-sporcu theme'i gerçekten belki 1000 kere işlendi. o yüzden sonu da çok rahat tahmin ediliyordu. benim filmde en çok sevdiğim nokta dövüşlerin öncesinde yapılan ayarlamalardı. zira eskiden oturur eurosport'ta amerikan güreşi izler ve ulan bu herifler nası böyle dövüşüp sonra da sağ kalabiliyolar diye kafa yorardım. filmden sonra anladım ki dövüşün senaryosu adım adım yazılıyor, güreşçiler " sen önce bana boğa tekmesi savur sonra ben sana kurt kapanı yapiim" gibi muhabbetler içine giriyolar hatta bilumum aksesuarlar da kullanıyolar bunlar için. o bakımdan filmde en çok bu sahnelerden zevk aldım diyebilirim. (erkek olsam marisa ablanın sahnelerinden alırdım orası kesin, ne vücutmuş kardeşim hehehehe) evet filmi öyle çok beğenmemiş olabilirim ama en azından mickey rourke ve özellikle marisa tomei'yi tekrar akıllara soktuğu için seviniyorum. işin ilginç yanı gerçekte de unutulmaya yüz tutmuş 2 oyuncunun filmde 2 loserı canlandırmalarıydı. o yüzden sanırım ikisi de çok içten ve hissederek oynamışlar. maria tomei çok yetenekli bir oyuncu olmasına rağmen maalesef yanlış seçimleri yüzünden istediği patlamayı yapamadı bi türlü. umarım bu film onun geç almış "big break"ini yapmasına yardımcı olur ve kaliteli yapımlarda görürüz kendisini bundan sonra. filmin soundtrackine gelicek olursak 80lerde patlama yapmış rock ve metal gruplarına ağırlık verilmişti.
soundtracke katkıda bulunanlar arasında göze çarpanlar; canımız ciğerimiz guns n roses başta olmak üzere, scorpions,bruce springsteen, quiet riot,cinderella,ratt,slaughter ve madonna.
filmle ilgili genel görüşüm; evet konu acaip klişeydi ama en azından loserlık müessesesini çok iyi anlatmıştı darren aronofsky.