bugün

ondan sonra

günlük bile tutulabilecek durum. şöyle ki;

1.Gün: Boşluk...Kocaman bir boşluk hissi.. Sanki uyumak için gözlerimi kapattığımda kirpiklerim gözlerime batıyor. Ama zamanı beklemekle de zaman geçmiyor. Uyku uzak bir ada artık benim için.

2.Gün: Üşüyorum.. Hissettiğim tek şey, tuhaf bir üşüme hissi. Ellerini ellerimden çektiğin an parmaklarım donmaya başlamıştı.. Soğuk, parmaklarımdan tüm vücuduma yayıldı. Üşüyorum ve bu hisse engel olamıyorum

3.Gün: Bir sırrı saklar gibi susuyorum. Gittiğini en yakın arkadaşlarıma bile anlatamıyorum. Yokluğunu aklıma getirmekten, kendime anlatmaktan bile korkuyorum, tekrar o anı yaşıyormuş hissine kapılıyorum ve susarak saklıyorum.

4.Gün: Masaları tekmelesem, kapılara başımı vursam, duvarları yumruklasam... Duvar kırılır mı, elim kırılır mı, kalbim kırılır mı? Bugünlerde böyle bir öfkeyle bakıyorum hayata. Sana karşı değil bu öfkem, sadece zamana.. Ne kendime kızabiliyorum ne sana.. Sitemim kader defterimdeki boşluklara...

5.Gün: Siyah... Sadece siyah... Arkadaşlarım 5 gündür sadece siyah giymemin nedenini soruyorlar. Daha çok siyah kıyafetim olmalı benim. Bu mutsuzluğu ancak daha fazla siyahla örtebilirim. Zaten tüm dünya siyah gözüküyor gözüme. istanbul'un ortasından simsiyah bir boğaz geçiyor, güneş günlerdir siyah doğuyor. Papatyaların yaprakları bile siyah. Sanki doğa benim mutsuzluğuma ortak oluyor.

6.Gün: Telefona bakma dersleri; Eğer telefon çalmadıysa senin eline alıp sürekli bakmanla telefon çalmaz. Eğer aramasını beklediğin kişi aramadıysa, sen telefona bakıyorsun diye aramaz.

Gerçekten de öyleymiş, ayrılık da sevdaya dahilmiş. Hala onunla ilgiliymiş herşey. Hiçbir anı tek başıma yaşayamıyormuşum. Hala aklımın yarısı ellerinde, hala hayatımın merkezi onun kaderinde... *