bugün

ben deliyim

saatlerce tekrar tekrar dinleyipte yazdığım sözleri için;

Ben deliyim. Yorgun ve yalnızım. Kaldırımlara misafirim, gecenin gözleri üzerimde. Denizin ortasında küçük bir adayım yüzme bilmem. Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapamışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim. Hey sabreden derviş, bana da sabretmeyi öğretsene...

Ben deliyim ama çok şey bilirim. Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana. Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum. Kara bir tren gibiyim yani. Bir istasyondan bir istasyona. Hep aynı raylar üzerinde. Ben deliyim, yağmurun yağması benim için romantik değildir. Ben kurşun yağmurlarını bilirim...

Benim güneşim batmaz, dünyam dönmez, ayım hep mehtap halindedir. Rüzgarlarım doğudan eser. Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum, mezem ise bir dilim umut. Ezbere bilirim yaşamayı, yaşarken savaşmayı...

Benim mevsimim değişmez sadece bahardır. Kuşlardan sadece güvercini bilirim, yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar. insanlardan yalnız çocukları severim onları da büyüyünceye kadar...

Ben deliyim. Benim tanrım yoktur. Bir çift göze, bir güler yüze taparım. Bulmacaya benzerim, kimi zaman soldan sağa bir nota, kimi zaman yukarıdan aşağıya eski mısırda bir tanrıyım. Bağıra bağıra şarkılar söylerim, sessiz sessiz şiirler yazarım. Bilmediğim yerlerin, tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim...

Ben deliyim. Kendimle sohbet eder, kendime gülerim. Telefon kulübeleriyle kavga ederim. Asfaltın siyahında kaybolup düşüncelere dalarım. Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım, bir de güzel hayaller kurarım. Sonra hayallerimle beraber suya düşerim...

Ben deliyim. Çayım sekiz şekerlidir, sigara üstüne sigara yakarım. Parayı sevmem ama para için çalışırım. Çalışırken annemi düşünürüm, ağlarım. Alnımın teri gözyaşlarıma karışır. Babamın otobüsüyle geçmişe yolculuk yaparım. Ninemin masallarıyla, annemin radyodan ezberlediği sanat müziği şarkılarını hiç bıkmadan defalarca dinlerim...

Dört yaşında aşık olduğumu, ablamla vardiyalı kullandığımız çadır bezinden çantayla okula başladığımı görürüm. Sonra, babamın başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım. Rüyalar görürüm uyandığımda hiçbirini hatırlamadığım...

Ben deliyim. Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz. Ben köyleri ve yürekleri yakılmış insanlar bilirim. Kimsenin düşmanı değilim, kimseye dost olmadım. Ben yabancıyım bana. Söyleyemediğim düşüncelerim vardır. Her akşam ayrı bir meydanda, Atatürk heykelinin karşısında, olmayan aklımı dar ağacına asar ipini çekerim...

Ben deliyim. Ben buralara ait değilim. Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem, surlarla çevrilmiş bir şehrim, onikiden sonra volta attığım caddelerim, kızıl sakallı bir dayım, bir de sarı saçlı yarim var benim...

Ben deliyim. Çizilmiş sınırları reddetmişim. Ben Hakkari'de düşen çığ, Şırnak'ta kömür yatağıyım. Eskişehir'de taput hücre, Nevşehir'de peri bacalarıyım. Maraş'ta katliam, Marmaris'te orman yangınıyım. Tunceli'de ozanların sazı, Erzurum yaylasında çoban kavalıyım. Diyarbakır'da yedi kardeş burcu, Derik'te zeytin ağacıyım.

Almanya'da yıkılmış bir duvar, Amerika'da bağımsızlık heykeliyim. Fransa'da yıllanmış bir şarap, ingiltere'de özgürlük meydanıyım. Somali'de aç bir çocuk, Hollanda'da bir gram kokainim. Irak'ta mülteci kampı, iran'da rejim muhalifi bir demokratım. Brezilya'da görkemli bir festival, Suriye ile Lübnan arasında bekava vadisiyim. Dağlarda, teslim ol çağrılarına ateşle karşılık veren bir militanım.

Sırtımdan vurulmuşum bedenim dört parça, direniş koltuk değneyim. Alnımdaki bayrağı, göğsümün kafesinde özgürlük türküsü öten yaralı kuşla dalgalanıyorum. Ölüm kurşun olup yağar üstüme. Binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim. Ben sıratın canbazı, doğal bir felaket, sosyal bir belayım. Ben deliyim...

Duygularım hep sansüre uğramış. Bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım. iplerim, inceldiği yerden koptu kopacak. Ve ufacık bir bakış boğazımı düğümlendirir. Kimi özlediğimi bilmeden, hasretin en yoğun halini yaşarım. Ahh.. içimden dağıtmak gelir, dağıtamam ya, kendimi dağıtırım.

Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşır, insanlarınki kan kırmızılaşır. Bakamam kimsenin yüzüne. Sevgiye muhtaç bir yavruya dönerim. Kalbim titret...

Ben deliyim. Susturucu takılmış bir silah, saati durmuş bir bombayım. Haykırırım ama duyuramam sesimi. Yine de sardığım tütünde, yaktığım cigarada bulurum mutluluğu. Dumanı şehrin üzerine iner efkarımın. Ağlamamaya yemin etmiş gözlerim...

Ben deliyim. Unutulmuş bir hatıra, sonu dramla biten üç bölümlük komedi dizisiyim. Çorbama kinimi doğrar, öfkemi kaşıklarım. Zehir kokan bir gül biter dudakalarımın arasında. Başımı göğe kaldırırım, bakışlarımı çivileyip gökyüzüne seni seyrederim. Sonra bir bidon gökkuşağı döküp üstüne yakarım seni. Külünle birlikte zamana savrulurum...

Ben deliyim. Zülfüm, her gece ihanetler rıhtımında, ciğerinin üzerinde sevdasını kurşuna dizer. Geceyi ikiye bölerim. Bir parçasına gece yarısı derim, öbür parçasına yürek yarası. Şafaktansa bir parça aydınlık koparıp ekmeğime sürer, üstüne demli bir çay içerim. Sonra, hayatın adını yalan koyarım. Ben, yüreklerde ünlem, kafalarda soru işaretiyim...

Ben deliyim. Bağrı taşlarla dolu bir toprak parçasıyım, bir uçtan bir uca korunmuşum. Karınca yuvaları ve ayak izleriyle süslüdür tenim. Kar yağar üşür, güneş vurur kavrulurum. Kimisi tükürür, kimisi öper. Tükürene mezar, öpene lalezar olurum...

Ben nehirlerin yatağı, dağların mekanı, şeytanın babasıyım. Ben deliyim. Mutluluğu uzaktan seyrederken, cebimde küçük umutlar biriktiririm. Gözlerimin, kapının eşiğine, duvardaki fotoğraflara takıldığı saatlerde, kendimi paramparça olmuşluğun, tükenmişliğin koynunda bulurum.

işte o zaman hayat acı kahve tadı verir. Hep içime atarım ama kendimi içine atacak yer bulamam. Anlamayana az gelirim, anlayana çok. Ne yarınlar bir şey bekler benden, ne de ben bir şey beklerim yarınlardan...

böyle güzel bir şiire, bu kadar zaman ayırmak az bile. anlamadığım bir tek kelime oldu ve de değiştirmek zorunda hissettiğim bir kelime. onun haricinde birebir aynıdır. ellerime sağlık *