bugün

1 şubat 2009 beşiktaş antalyaspor maçı

beşiktaş taraftarı için ızdırap olmuş karşılaşmadır.

uzun zaman sonra inönü'deyim, yeni açığa geçmişim diyorum "ulan inşallah adam gibi bir futbol oynarlar" derken kadro açıklandı; kalede rüştü, defansta sağda serdar kurtuluş, hemen yanında toraman, onun yanında gökhan zan, solda ekrem dağ. bu dörtlünün önünde sivok, sivok'un önünde orta sahada sağda serdar özkan yanında cisse, onun yanında yusuf ve solda tello. ileride tek forvet nobre. 4-1-4-1 gibi kaleci dahil 7 savunmacıyla başladı mustafa denizli, taraftar maçın başında ümitsiz bir durumun içine düştü. antalyaspor ile inönü'de oynuyorsun, 7 savunmacı ile oynuyorsun üstelik bazı oyuncuların neredeyse rakibe oynuyor... mustafa denizli'nin taktik anlayışının taaa, neyse bir şey demiyorum.

maç başladı, takımdan tık yok. orta saha evlere şşenlik, serdar kurtuluş topa karpuzmuş gibi bakıyor, çalım atamıyor, aldığı topu taça falan atıyor, serdar özkan deseniz yine şımarık, çalım atamaz, pas vermez, hele bir pozisyonda top kendisinden çıktı, yardımcıya itiraz ediyor korner diye, taraftara oynuyor, yeni açıktakiler kendisine küfür ederken, kapalı hakemi protesto ediyordu. ulan önce adam ol, kendini yere atarsın faul beklersin, auta atarsın topu, korner istersin, ulan aydın gideceğine sen gitseydin zerre üzülmezdik. serdar kurtuluş bu şekilde devam edecekse, ali tandoğan'ın suçu neydi arkadaş? hiç olmazsa bindirme yapardı ara sıra! cisse deseniz kafasında bitirmiş takımı, bari sözleşmesini feshetseydiniz de en azından 2. yarı vereceğiniz paradan kurtulurdunuz.

4-1-4-1'lik aptal taktikle takım hücum yapamaz, pozisyon bulamaz bir haldeydi, nobre garibim çırpındı durdu, derken denizli tello ile serdar özkan'ın yerini değiştirdi, tello sağ kanada geçti. 27. dakikada gökhan zan müthiş bir vücut çalımı yedi, pozisyona mesafemiz yaklaşık 120 metreydi ve korku filmi izler gibi izledik, top direkten döndü. taraftar az önceki pozisyonun da olumsuz etkisiyle, pozisyonsuzluktan ve hücum hattının zayıflığından öyle bunaldı ki, "bobo, bobo" demeye başladı 31:15 sularında, aynı anda top tello'nun ayağına geldi ve tello öyle bir vurdu ki, dakika 31:20'yi gösterirken, top ömer'in kalesinde ampul gibi asıldı. taraftar da şaşkınlıkla, sevinç arasında kaldı, sanıyoruz tello "koyarım lan böyle işe" deyip deh dedi topa. ilk yarı da öylesine bitti.

ikinci yarıya ilk yarının şımarığı, etkisizi ve zararlılarından serdar özkan'ın alınmasıyla ve yerine holosko'nun sürülmesiyle başlandı, hücum hattı biraz daha hareketlendi, ilk yarıya oranla daha çok pozisyon buldu beşiktaş. holosko'nun kalecinin üzerine vurduğu, sivok'un ve cisse'nin vuramadığı, tello'nun dağlara vurduğu pozisyonlar vardı hele ki, gökhan zan'ın bir voleye yatışı vardı ki, gökhan zan futbolcu olmadığı gerçeğini daha iyi anlamalı o pozisyonda. taraftar 70. dakikada bobo lehine tezahürat yapmaya başladı ve ardından 74. dakikada bobo oyuna alındı ancak, takımın en etkilisi, en çok mücadele edeni oyundan alınarak. nobre'yi oyundan aldı dahi(!) denizli. bobo oyuna girmeliydi fakat serdar kurtuluş'u alırsın oyundan -ki, 90 dakika resmen eksik oynattı takımı- 3-5-2'ye dönersin veya sivok'u zanla tandem yapar, toraman'ı sağa çekersin 4-4-2 yaparsın veya cisse'yi alır, sivok'u cisse'nin mevkisine sürersin yine 4-4-2 oynatırsın, 4-1-4-1'lik sistemini bozmadı bunun adına son 15 dakika tuz yumurtladık tabir-i caizse. 90. dakikada rüştü tipik hatalarından birini yaptı, topa vuramadı top rakibe çarptı sonra rüştü'nün eline çarptı, hakem elle oynama kararı verip, rüştü'yü oyundan da atabilirdi zira pozisyon ceza sahasının bayağı bir dışındaydı. hele son hamle. dakika 90+2 uğur inceman oyuna alınıyor. mustafa denizli herhalde kendisini beşiktaş'tan önce çaıştırdığı son türk takımı vestel manisa'da falan zannediyor, sen beşiktaş'ta 90+2'de zaman çalmak için oyuncu değiştiremezsin arkadaş!

adam gibi takım çıkarmıyorsun, adam gibi taktik diziliş kurgulamıyorsun, takımı korkak oynatıyorsun, üstüne utanmadan zamandan çalmak için oyuncu değiştiriyorsun! ne verdin beşiktaş'a mustafa hoca? ne verdin? mağlubiyetler silsilesi, kırmızı kart yoğunluğu, taktik yoksunu ve mücadele yoksunu bir takım!

1-0 alındı sonuç olarak ancak gel sen ne çektiğimi bir de bana sor. bu takımdan cacık olmaz bu kafayla. tek tek cümle ayırmak gerekirse, yusuf faydalıydı, bir şeyler yapmak için çabaladı, tello ve nobre zaten sahanın en iyileriydi, holosko takımı hareketlendirdi, ekrem yeni yerinde pek sırıtmadı, delinho'yu kesme adına iyi tercihti...

son olarak, bu takım şampiyon olursa kapasitesinin üzerinde iş yapmış olur, şampiyon olunsa da bir şey değişmez sanıyoruz zira bu takımdan çok adamın gitmesi gerekir, yeni takım nasıl oluşturulu o da muamma, aydınları, tunaları yolla bakalım yenileri nasıl gelecek?

soğuk havada tribünleri beklenmedik derecede dolduran bu taraftar, mutluluğu hak ediyor sonuna kadar.

(bkz: siyah ulan!)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar