bugün

british shorthair marka kedi sahibi olmak

Başlıktaki “marka”nın olaya ironi kattığını farzederek benimdir efendim. Ancak sahibi olmak kısmına katılamıyorum. Zira bir canlının başka bir canlıya “sahip” olması çok coşkunca. Evet coşkunca.

Kızım sevgili arıyor, izmirli laik baba başlıklarını gülümseyerek okurken kara kara hep bu durumu düşünüyorum, sürekli aklımın bir köşesini meşgul ediyor. Sağolsun eş dost da bu halimi bildiğinden iyiniyetle yardımcı olmaya çalışıyor, kedisi olan olmayan herkes, Sorular sorular...

Çok güzel bir kedim varla başlıyor hep muhabbet. Aynı garfield bi görsen. Tamam diyorum. Lan kediye bi bakıyorum. Nataşa peşinde koşan Samsunlu dayılar gibi, bıyıkaltından bana “şşş bağele ne zaman sevuşeceuk” diyor sanki. Sevuşmeceuk diyorum bilinçsizce. Nasıl? Diyor kedinin sahibi. Sarılık diyorum baksana gözlerine, kulaklarında parazit de var, hiç mi farketmedin?

Bir başka gün hoş bir kadın, bende de aynı kediden var diyor. Aynısı mı diyorum, hıhı evet, aynı diyor, yavrular tortie desenli olmasın diye sesim titreyerek gri mi diye soruyorum, gözlerinin içi gülerek gri diyor, o an içim içime sığmıyor, üstelik aşıları karneleri herşeyi tammış, hemen kızımı kapıp evine gidiyorum, kadının evi minimal bir sadelikle döşenmiş, estetik algısına hayran kalıyorum, kadın da gözüme bi hoş geliyor sanki, evet bir kadın aynı böyle görünmeli. Ben salonda otururken şuh bir el hareketiyle ardı sıra saçlarını savuruyor, kucağımda kedim, kedi aklımdan yavaş yavaş çıkıyor gibi sanki, kadının odadan çıkarkenki vanilya kokulu parfümü, aklımı başımdan alıyor, bence bir kadına en çok yakışan koku vanilya kokusu, sütlü tatlılar kadar beyaz...

Zaman mekan algımı kaybetmek üzereyken ayak seslerini duyup iyice heyecanlanıyorum, işte kucağında bi grilik, evet, kadın gülümsüyor, gözlerinin içinde kayboluyorum. Çok güzel gülümsüyor.

Kedi bana dönüyor sonra, maıoooo diye kabaca miyavlıyor, kedinin miyavlamasında bile bariz bir Rus aksanı var amk! Sanki putin...

Shorthair değil bu, mavi Rus kedisi diyorum tüm hayal kırıklığımla.

Nası ya diyor kadın. Burnu bu kadar sivri olmamalı, sonra dudakları, anlatıyorum anlayacağı şekilde.

Dudaklarının arasından piç diyor kadın, öfkesinin yerini moral bozukluğu alıyor, ama ben 3bin lira verdim diyor çatal bir sesle.

Gözüme çok çirkin ve acınası görünüyor o piç lafından sonra, kaz ayakları, teniyle uyuşmayan fondöteni, sütyeninin kenarı sararmış gibi sanki.

Amannn aynılar işte, ikisi de gri dimıaa ama diyor, değil diyorum o rus kedisi...

Anlamak istemiyor sanki, bu çiftleşmeye onay vermememi bana izah etmeye çalışıyor, mental olarak beni kafasında Türkçü bir şablona oturtup ancak öyle rahatlıyor, kendince seküler çünkü. Siktir lan, kedi Rus kedisi, hoffff!