bugün

türk halkının sinema anlayışı

filmi küçücük ekrana sığdırmaktansa sinemada izlemekten inanılmaz zevk alan bünyeyi sinemadan nefret ettiren anlayıştır.
ortalama 2 saatlik sürede "tek şey" yapmaktan zevk almayan bünyelerdir.
o anda kişi kendini geliştirmek ister sanki.
cafe kültürünü geliştirmekle başlar elinde kolası, cipsi ve mısırı ile.
bu tür yiyecekler muhabbetsiz gitmez, zaten o anda entelektüel bi havaya da büründüğü için yorum yapması gerekmektedir film aşamasında.
zaten konuşmayınca sıkıcı olur...
birde fragman aşaması vardır... insanlar nedense çok gereksiz görür benim en sevdiğim şeyi. reklamlar olsun, fragmanlar olsun eğlencelidir aslında. zevk almasanda diğer film hakkında fikrin olur en azından. ama yok o aşamada kahkaha atan mı ararsın, ayağa kalkan mı. izletmezler keyifle...
tabi bide yakınlaşmak için gerekli ortamı bulamayan çiftler vardır. sen kendini kötü hissedersin milletin özel hayatında yer aldığın için. arkalardan bilet almaya korkarsın.
"cep telefonunun sesini kısmak, kapatmak değildir." derler tiyatrolarda...
ama bi yandan film izleyip bi yandan mesaj yazmak, bezen konuşmak çok keyifli gelir nedense bazılarına.
ben artık mümkün mertebe kaçıyorum sinema salonlarından. en son sinemadayken patronum aramış, teli açınca mesaj geldi arayan numaralar diye. aradım patronu;

p: neden kapalıydı telefonun.
n: sinemadaydım.
p: e olsun, titreşime alsaydın.
n: telefonun titrediğini duyunca açacak mıydım sanki sinemada, film devam ederken?
p: açmıycak mıydın?
n:...

bu olay hepten soğuttu. beni internete bağımlı bi insan yaptınız siz sinemada susmayanlar ve patronum.
alacağınız olsun.