bugün

the wrestler

--hafif doz spoiler--

açıkçası ben daha ihtişamlı bir film bekliyordum. fakat hikayesi çok hollywood, çok klişe gibi görünse de, aronofsky çok özgün bir film yapmış. kamera açılarıyla ve filmin durağanlığıyla sanki bir belgesel havası vardı. darren aronofsky değilde Lars von Trier filmi gibiydi aslında. hatta konu akışı olarak hafiften dancer in the dark a da benziyor.

kendi içinde, anlattığı hikaye dahilinde oldukça etkili bir film. konusunun basitliği oyunculuğu ön plana çıkarmış ve bu mickey rourke'un harika bir performans göstermesine neden olmuş. mickey rourke dışında bu rolün altından kalkabilecek oyuncu sayısı az. çünkü onun gerçek kariyeriyle de oldukça örtüşen bir rol. sweet child o mine'nın girdiği sahne ve son konuşmasındaki harika performansını unutmak mümkün değil. eğer bu film bir ödül alacaksa, sahibi kesinlikle rourke olmalı. bu filmle ilk altın küre adaylığını kazandı zaten. ahanda buraya yazıyorum oscar'a da aday olacak.

marisa tomei'ye gelince; tüm film boyunca kendisini giyinik gördüğüm sahne sayısı 2 yada 3 ü geçmediği için ancak vücuduyla ilgili yorum yapabilirim. göğüsleri çok muazzam olmasa da idare eder. bacaklar güzel, fakat ben şahsen popoya bittim. çok iyi bir popo performansı vardı. popo ile ilgili bir ödül verilecekse bu marisa'nın olmalı.

entry yavaş yavaş boka sarmadan bitireyim.

sonuç olarak izlenmesi gereken, yürek burkan harika bir aronofsky filmidir. filmin izleyiciye bir şey vermediği, izleyicinin filmden bir şeyler alması gerektiği bir tarzdadır.
8/10