bugün

sabuncuoğlu şerafeddin

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
(img:#20854340)

SABUNCUOĞLU ŞERAFEDDiN

Bugün sizlere deneysel fizyolojinin öncüsü Sabuncuoğlu Şeraffeddin'den bahsedeceğiz. Öyle ki yaşadığı dönemde Arapça ve Farsça'nın etkin olarak kullanılmasına rağmen eserlerini "Türkçe" olarak kaleme alan, dahası çeşitli hayvanlar üzerinde deneyler yapmasının yanında yılan zehrinin insan bedeninde oluşturduğu ölümcül etkiyi ve tedavi sürecini yakından takip etmek amacıyla kendi bedenini kobay olarak kullanan Sabuncuoğlu Şerafeddin hakkında bilgiler sunacağız. Şimdiden iyi okumalar.

Fatih Sultan Mehmet dönemi hekimlerinden Sabuncuoğlu Şerafeddin (‪1386-1468‬?), Türk tıp tarihinin en önemli isimlerinden biridir. Amasya'da dünyaya gelen hekimin babası Ali Çelebi ve dedesi Hacı ilyas da hekimlik yapmıştır. Hatta dedesi, Çelebi Sultan Mehmet’in hekimbaşısı Sabuncuoğlu Mevlânâ el-Hâc ilyas Çelebi’dir.

Sabuncuoğlu Şerafeddin'in düzenli bir tıp eğitimi alıp almadığı muğlak bir konu. Ancak, yazmış olduğu kitaplardan edindiğimiz bilgilere göre tıp eğitimi aldığını bilmekteyiz. 17 yaşından itibaren Amasya Bimarhanesi/Darüşşifası (‪1308-1309‬)'nde dönemin geleneğine göre usta-çırak usulüyle tabipliğe başlamıştır. Amasya Bimarhanesi'nin ilk hekimbaşısı Reşüddüddin Lokman Harezmi'nin öğrencisi, Burhaneddin Ahmed ibn-i el Nahcivani'nin hekimbaşılığı döneminde Sabuncuoğlu'nun kendisinden tıp eğitimi aldığını bilmekteyiz.

Usta-çırak usulüyle aldığı tıp eğitiminden sonra yine kaleme aldığı kitaplarından öğrendiğimize göre 14 yıl Amasya Bimarhanesi'nde hekimlik yapmıştır. Amasya'daki çalışmaları ile ünlenen hekim, Candaroğlu isfendiyar Bey (‪1385-1440‬)'in daveti ile Kastamonu'ya gitmiştir. Sonrasında "Cerrahiyyetü'l Haniyye" adlı kitabını Fatih Sultan Mehmet'e sunmak için istanbul'a geçmiş, dönüş yolunda ise Bolu, Gerede ve Tosya'ya uğramıştır.

Yaşadığı dönemde hem cerrahlık hem de deneysel fizyoloji alanında çalışmalar yapan Sabuncuoğlu Şerefeddin, Cerrahiyyetü'l Haniyye adlı eserinde, cerrahi müdahaleleri ve tıp aletlerinin nasıl kullanılması gerektiğini açıklayıcı bir şekilde anlatmıştır. Bunun yanında diş tedavisinde ağrıyan diş solda ise sağ el bileği, diş sağda ise sol el bileğini koterize etmek (bir kısım dokuyu tahrip etmek veya ortadan kaldırmak için vücudun belirli bir kısmı üzerine fiziksel ya da kimyasal maddeler uygulama) gerektiğini belirtir ki bu yöntem günümüz akapunkturunda uygulanan yöntemlerden biridir. Ayrıca, estetik cerrahi ve boğaza kaçan cismin çıkarılmasıyla ilgili çalışmaları da mevcuttur. Eserlerinin dizaynını kendisi yapan hekimin bu bakımdan hat ve resim sanatı yönünün de ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Cerrahın Cerrahiyyetü'l Haniyye adlı kitabı, Türk-islam dünyasında cerrahi teknikleri açıklaması amacıyla resmin kullanıldığı ilk ve nadir eserlerden biridir. Minyatür geleneğine bağlı kalınarak çizilen resimler, yüksek sanatsal özellik taşımaz ancak cerrahi teknikler sade bir biçimde açıkça belirtilmiştir.

Sabuncuoğlu'nun en önemli özelliklerinden biri de değişik deneyleri çeşitli hayvanlar üzerinde yaparak bilimsel sonuçlar elde etmesidir. "Mücerrebname" adlı eserinde yılan zehrinin etkisini ortadan kaldırmak amacıyla horozun bir budunu yılana ısırttığını ve akabinde horoza panzehir içirdiğini; ertesi gün yeşilimsi bir yaranın olduğunu görünce horoza tekrar panzehir verdiğini ve ikinci gün belirtilerin kaybolduğunu yazmıştır. Ayrıca, yılana orta parmağını ısırtmış sonrasında panzehirden yaptığı ilaçtan yarasına sürerek kendi deyimi ile ne parmağı şişmiş ne de vücudunda bir belirti oluşmuştur.

Sabuncuoğlu eserlerinde; Hippokrat, Bergamalı Galenos, Dioscurides ve Türk hekimlerinden Hacı Paşa'nın çalışmalarından bahsetmektedir. Özellikle Cerrahiyyetü'l Haniyye adlı kitabında 10. yüzyılın islam hekimlerinden Ebu'l-Kasım Halaf ibn Abbas ez-Zehravi'nin "Kitabü't Teşrif li-men Aceze ani't Tealif" adlı eserinin cerrahi ile ilgili 30. bölümünün tasnifini aynen alıp Türkçeye çevirmiştir.

Sabuncuoğlu Şerafeddin döneminde ve sonrasında pek ünlenememiş ancak tıp dünyasında gerçekleştirdiği yeniliklerle ve yazdığı kitaplarla geleceğe ulaşabilmiş bir hekimdir. Ortaçağ Anadolu coğrafyasında hakim dil Arapça ve Farsça olmasına rağmen eserlerini "Türkçe" olarak yazması kendisinin ve tıbbının çok geniş geniş kitlelere ulaşmasını engellemiştir. Cerrahiyyetü'l Haniyye'nin giriş bölümünde kitabını Türkçe yazmasının sebebini "....bu devirde Rum kavimleri Türk dilini kullanmaktadırlar. Ayrıca bu dönemin cerrahlarının çoğu okuma yazma bilmemektedir ve okuma yazma bilseler bile hepsi Türkçe kitap okumaktadırlar. Böylece, bu kitabı Türkçe yazmakla bundan daha çok kişi yararlanacaktır ve bu sayede işin aslını öğrenip, birçok sorunlarını çözerek kendilerini hatadan ve beladan koruyabileceklerdir...." olarak açıklamaktadır. Bunun yanında; Sabuncuoğlu'nun Arapça, Farsça ve Yunanca'yı bildiğini kitaplarından anlamaktayız.

Sabuncuoğlu Şerafeddin'in kitapları; Akrabadin Tercümesi, Mücerrebname ve Cerrahiyyetü'l Haniyye'dir. Sabuncuoğlu'nun ölüm tarihi bilinmese de Mücerrebname'de yaşını 85 olarak belirtmesinden yola çıkarak bu tarihte ya da daha sonra hayata gözlerini yumduğunu söyleyebiliriz.

https://www.facebook.com/...3/posts/1532541557133890/