bugün

30 yaşına gelip hala ailesiyle yaşayan erkek

--
üst edit: bu giride herkesin kendi başına 4 duvar arasında yaşaması gerektiği anlatılmıyor. entryi okuduktan sonra bu sonuca varanlara itibar etmeyiniz. swh. 30 yaşına gelip ailesiyle yaşayan erkeğin muhtaçlığı vurgulanıyor. 30 yaşındaki erkeğin sevgili veya ev arkadaşı ile aynı evi paylaşması, kendi başına yaşaması kadar sorumluluk getiren bir durumdur ki, bu insanlara yapılan herhangi bir yorum bulunmuyor yazıda. yalnız; sevgiliyle, ev arkadaşıyla yaşamak bir seçenekken aileyle yaşamak eziklik, sorumsuzluktur. bu entryde "ailesiyle yaşayanların fakir oldukları" gibi bi anlam çıkaramazsınız; entry, kendi başına yaşamayı sadece zenginlerin yapabileceğini zannedenlere verilen cevabı içerir.
--

30 yaşına gelip ailesiyle yaşayan veya 30 yaşındaki halini ailesinin yanında gören umutsuz erkekleri germiş olan başlıktır.

gerilmeyin arkadaşlar. kabullenin. "ee ne olmuş yani"den öte, gerçekleri yazın buraya. deyin ki;

"benim kendi başıma yaşayacak ne enerjim, ne param var.

sabah kahvaltımı, akşam yemeğimi annemden beklerim. zira kendim ancak menemen yapabildiğim için düzensiz beslenmeden yatağa düşebilirim.
bulaşık yıkama konusunda girmiyorum bile.

kirli çamaşırlarımın yıkanmasını ütülenmesini kendim yapamam. niye yapayım ki annem varken? enayi miyim?

annem 30 yaşındaki kocaman oğlunun hayatına artık zaten karışamaz. aldığım maaşımın 8de 1ini de karışacağı zevklerime sus payı olarak veririm, benden rahatı olmaz.

kız arkadaşım olduğunda ailemle yaşadığımı söylemeye utanmıyor değilim ancak bu, el değmemiş fatmanurları etkilemenin iyi bir yolu. aile babası izlenimi oluşturuyoruz kızın beyninde hanyy, ayıx.

eğlenilecek kız diye tabir edilen pelinsularla işi pişirmek de bi gecelik otel parasına bakar. yolumuzdayız anlayacağınız"

böyle konuşun canımı yiyin.

sizler masraftan kaçan, özgürlüğünü annesinin yardımıyla ve patronunun para kazanmasına yardım ederek (ki buna özgürlük denir mi emin değilim) sağlayan, evlendiğinde karısına hizmetçi gözüyle bakacak olan, tamamıyla başkasına muhtaç, tembel ve yarım insanlarsınız.

kendi başına yaşayan, hayatının tüm sorumluluğunu kendisi üstlenmiş, aynı zamanda eğlencesine de zaman ayıran, gezebilen erkekleri gördüğümde alınlarından öpesim geliyo. şimdi diyeceksiniz ki "ama onlar zengin, o hayat için çok paraya ihtiyaç var" hayır, yok.

sen şu ekonomide enayi gibi asgari ücrete talim çalışırsan evet, olmaz. yaratıcı olabilirsin ama. basit bir şeyler üretip kapı kapı gezip satabilirsin. kitap ayracı mesela. kapı kapı gezerek tanesi 10 tl'den 10 ayraç satsan her gün, aylık 3000 tl gelirin olur. emin ol 10 tanesini satman 8 saatini almaz. ya da asgari ücretle çalışırken ek iş olarak bunu yapabilirsin ve "ama onlar zengin" dediğin insanların hayatını yaşayabilirsin.

yemez, değil mi? yemez tabii ki. çünkü sen tembelliğe alışmışsın. bi kere, senin başında sana hayatı öğretememiş bir anne var. anneni suçlamıyorum ama kendini geliştiremediğin içi seni suçluyorum. eziksin. ezikliğini mağdur edebiyatınla rasyonelleştirmeye çalışıyorsun. 30 yaşında "neden ailem varken başka eve ekstra para harcayayım, ben mantıklı olanı yapıyorum" diyerek yerlerde sürünen karakterini dile getiriyosun.

(bkz: bir baltaya sap olamamak)