bugün

şeriat istiyoruz

"Aralarında Allah´ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah´ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et ..... insanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır." (5:49)
Kimse kusura bakmasın ama şeriat istemek yani kendi kitabına inancına göre hükmedilmeyi istemek her müslümanın sahip olduğu bir haktır kimse kendini kandırmasın. Bunu isteyen zaten müslümandır. Allah mutlak hüküm sahibidir. Allahın şeriatını istemeyenler, kaldıranlar, yasaklayanlar, kendilerine boşuna müslümanım demesinler. Şer'i hükümleri değiştirenler ilahlığa soyunmuş olur. Belli ki siz islam'ın temel meselesi olan ! HÜKMÜN YALNIZCA ALLAH'A AiT OLDUĞU VE YALNIZCA ALLAH'IN KOYDUĞU ŞERiATIN UYGULANMASI ! gerektiği meselesini anlamamışsınız. Siz ne kadar müslümanım desenizde bu ameliniz müslümanlık iddianızı yalanlamaktadır.
Müslümanlar, Onlar bir yere girerlerse orada Allahın şeriatını ikame ederler ve Rasulullahın emirlerini yerine getirirler..
Resûlüm! Kendilerine Kitap'tan bir pay verilenleri görmez misin ki, aralarında hükmetmesi için Allah'ın Kitab'ına çağırılıyorlar da, sonra içlerinden bir gurup cayarak geri dönüyor. | ali imran 23

Islam kanun koyucu bir dindir. islam hukukunun uygulanması müslümanlar için bağlayıcıdır. Bu, Allah'ın herkese emridir. Müslümanlar bu yükü taşımak için devlet kurmalıdır. Benzer şekilde hem seyyid kutub hem Ebu'l ala mavdudi, islam'ın doğası gereği "siyasi bir din" olduğunu belirtmişlerdir.
ilk müfessirlerden ıbn kesir Kur'an'daki 4. sure 59. ayeti yorumlarken, hakimiyetin Allah'ın olduğuna , yalnızca onun kanun koyucu olduğuna dikkat çeker. (Ibn kesir-tefsir al kuran al azim)
El casas kur'an'daki 4. sure'nin 65. ayetinde "şeriat"ın rolünün, islam inancı ile yakın bir ilişkisi olduğunu ve şeriat olmadan islam'ın olamayacağını belirtir. (Al jassas - ahkam al qur'an)
El-ezher'in düşünürlerinden muhammed el gazali "Allah'ın tek kanun koyucu olduğunu ve ümmetin bir danışma yönetimi (şûra) kurması gerektiğini" vurgular.
El-zalabani'ye göre "egemenlik, allah'tan başkasına ait değidir. Yaratıcı o'dur ve kanun koyucu yalnızca o'dur. Her şey onun elindedir. Ümmetin hiçbir bireyi, onun yasalarının sınırlarının dışına çıkmamalıdır."
imam kurtubi "islam alimleri (imamlar) arasında allah'ın kanun koyucu olduğu ve devletin varlığının zorunluluğu hususlarında ayrılık yoktur." (Al qurtibi - Al jami li ahkam al quran)
El ezher'den el navavi der ki: "evet, islam bir devlettir ve açık bir siyaset kuramını içerir. Müslümanlar egemenliğin Allah'tan başkasına ait olmadığını bilmelidir. Onun şeriatı peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanından beri islami devlet yönetiminin anayasasıdır. bu, islam ümmetinin fikir birliğinde olduğu görüştür. Bu özel hususta insan aklının rolünden bahsedenler bile, tezlerini sadece vahyin özel bir düzenleme sunmadığı yada yeterince yol göstermediği hususlarla sınırlamışlardır."
islam devleti'nin önemine değinirken, ibn hajar el haythami der ki: "bilesiniz ki muhammed'in sahabeleri, muhammed'in sallallahu aleyhi ve sellem islam devletinin devam etmesinde anlaştılar ve peygamber defnedilmeden önce liderlerini seçtiler."
El juwayni der ki: "müslümanların devletlerini yönetmek için bir liderleri olmalıdır ve bu ümmetin ve imamların ortak görüşüdür."
Ibn haldun: "islam devleti bir zorunluluktur ve bu zorunluluk, Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) görüşlerinden bellidir."
Muhammed imara şunu vurgular: "islam bir devlettir ve allah onun en yüksek hukuki ve idari otoritesidir ve onun anayasasıda kuran ve sünnettir.
Muhammed el hıdır hüseyin: "dinin devletten ayrılması, dinin doğruluğuna karşı bir hakarettir. Bu girişim, müslümanın islamı yasayamayacağı ve müslüman olarak kalamayacağı türden bir harekettir."
Osmanlı devleti'nin baş hukuk danışmanı mustafa sabri, ıslamı siyasetten ayırmayı islama karşı bir komplodan da fazlası olarak görmüştür. "Müslüman ülkelerde islamı devletten ayırmak, yabancıları taklid eden modernler tarafından getirilmiş bir sapkınlıktır ve islama karşı bir isyan hareketidir. Bu türden bir girişim, halkının inançlarına karşı olan bir devletin devrimidir; doğru olan yol ise, islam kanunlarını uygulamak için halkın devlete karşı devrim yapmasıdır. Hâl böyleyken islama karşı önce devlet, sonrasında da halk bunu yaparsa, (islamı hükümden ayırırsa) geriye islam adına birşey kalmaz."
islam doğası gereği örgütlü bir devlettir;bu yüzden islamı siyasetten ayıramazsınız.
Cemal abdülnasır islam içtihad ansiklopedisine göre: "allahtan başka egemen yoktur; allah'ın hükmünden başka hüküm yoktur ve allah'ın kanunundan başka kanun yoktur. Bu, tüm müslümanların mutabakatıdır."
islam hukuku, egemenliğin sadece allah'a ait olduğunu ilan eder. Yaratıcı o'dur, kanun koyucu o'dur.
Islam hukukunda egemenlik, hükmü aracısız olan ve emirleri kur'an'da olduğu gibi, hukuku ve devletin ve milletin anayasasını kapsayan allah'ın bir vasfıdır. Kur'an'da da ifade edildiği gibi,
"Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?" (23:84) "her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı konulamaz olan kimdir?" (23:88)
islam devletinde allah, idari ve yasal gücün tek kaynağıdır. Bu inancın merkezinde, allah'ın yönetmek için yeryüzüne inmediği, kanunlarını indirdiği düşüncesi vardır. Başka bir deyişle, şeriat yasamanın temelidir. islami sistemde, bir kişinin yada grubun keyfi yönetimine imkan verilmez, danışma (şûra)'ya her zaman için yer vardır. Müslümanların ortak kanısına göre "Allah'ın hakimiyeti, onun kanunlarının uygulanması ile sağlanmış olur." Bu müslümanların üzerinde anlaştıkları fikirdir. Allah kimseye hatta muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e bile insanlar için kendi isteklerine göre kanunlar koymak yada onları kendi gücü temelinde yönetmek için yetki vermemiştir.

islamda siyaset kuramı tamamen inancın yada "Allah'ın bir olduğunun kabulü"ne dayandığı için, allah'tan başka ilah olmadığını kabul eden herkes, böylelikle insan yaşamında egemenliğin sadece allah'a ait olduğunu da kabul etmiştir.
"Egemenliğin allah'a ait olduğu" düşüncesi, islamda devletin yöneticisinin allah olduğu anlamına gelmez. Bunun nedeni, egemenliğin allah'ın olması, ancak allah tarafından indirilen kanunlara dayanmasıdır. Bir islam devleti, hukuk ile hukuk tarafından sınırlandırılmıştır. Böylelikle islam devletinin egemenliğide uygulamada hukukun egemenliğidir.
Bir yönden şeriat bu hayattaki herşey için ayrıntılı bilgiler vermez. Danışmanın biçimi, devletin yapısındaki ve işlevlerinin merkezindeki diğer meseleler, devlet ile halk arasındaki, halkın kendi içindeki ve devletle dünyadaki diğer devletler arasındaki bazı konularda sessiz kalır. Şeriatın bu meselelerdeki sessizliği, sürekli bir dünyevi yasamanın gerekliliğine işaret etmektedir. Müslümanlar, şeriatın değinmediği yada ayrıntılı kanun koymadığı ve sadece genel bir çerçeve çizdiği meselelerde kanun koyabilirler. (Qutb, zilal, qutb, al-salam)
Burada fark, demokraside insanlar insanlık temelinde (eğer hiçbir şekilde dine inanmıyorlarsa) kanun koyarken, islamda, şeriat ruhu temelinde kanun koyulacak olmasıdır.

Devlete sadakat ve itaat devletin islam hukuku'na bağlılığı şartına bağlıdır. Yürütmenin başına, ancak kararları ıslami ilkelere uygun olduğu ve kamu yararı göz ettiği ölçüde itaat edilmelidir. Bu ilke, devletin kimliği için hayatı önem taşıdığından bu ilkeye dayanmayan bir devlet, resmi bir dini organ tarafında yönetilse bile islami sayılamaz. Halkın itaati, ancak yürütmenin başının egemenliğin sadece allah'a ait olduğunu kabul etmesi ve sonrasında islam ilkelerini, tüm halk arasında özgürlük, adalet temelinde uygulaması durumunda sağlanır. (Kur'an, 4:59)

Böylelikle hukuk esastır. Allah tarafından devletin ve vatandaşların üzerinde konumlandırılmıştır.
Müslümanlar, tek otoritenin allah'ın indirdiği kur'an'da ortaya koyulan ve islam peygamberinin sünnetine açıklanan kanunlar olduğunu kabul ederler. Bu, kur'an'ın emridir:
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin ve sizden olan ulu'l emre(idarecilere)de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu allah ve resulüne arz edin (götürün). Bu, daha iyidir, sonuc bakımından da daha güzeldir." (Kur'an 4:59)
islamda insanlar yada insan grupları arasında bir mutlak egemenlik kavramından bahsedilemez. Aksine tek egemen olan allah'ın vekili olma kavramı söz konusudur.

"Allah içinizden iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur." (24:55)

Bu allah'ın va'adidir.
"Allah’ın vaadi haktır. Kim Allah’tan daha doğru sözlü olabilir?" (4/Nîsa 122)