bugün

kobe bryant

82 maçın her birinde, her sene içindeki ateşi bir nebze dahi olsa kaybetmemiş, dostuna güven düşmanına korku salan bir kobe bryant izledik. bana vazgeçmemeyi, çalışma azmini asla yitirmemeyi, en karanlık zamanlarda bile mücadeleye hiç yılmadan devam etmeyi öğretti. en kötü, en çaresiz anda bile gözlerinden çıkan ateşi görebilirdi her insan, takımı için herşeyini ortaya koymaya hazırdı hep.

kaç gece uykusuz geçti sırf onu izleyebilmek adına; lebron'a karşı, tmacle yao'ya karşı, billupslu hamiltonlu detroite karşı, dirk'e karşı, nash marion ve amare'ye karşı, wade'e karşı, garnett allen pierce'a karşı, melo ve iverson'a karşı, kidd'e karşı, rose'a karşı, howard'a karşı, duncan parker ginobili'ye karşı.... kaç tane dişli rakiple karşılaştı sayamıyorum. kimisinin bileğini büktü, kimisine kaybetti ama asla yürek koyarak oynamadı kimse demedi, diyemez de.

çok genç ayrıldı aramızdan, 41 yaşında göçtü gitti. ama o 41 seneye bir insanın hayalini bile kuramayacağı şeyleri sığdırmayı başardı. dünyanın dört bir yanında kalplere ulaştı, onlara basketbol sevgisini, önemli olanın kazanıp kaybetmek olması değil mücadele ve çalışmayı asla bırakmamak olduğunu aşıladı, 4 harflik ismine tarifi olmayacak kadar kocaman bir efsane yükledi. kendinden önceki efsanelerden meşaleyi aldı, başarıyla ve hakkını vererek taşıdı o meşaleyi gururla, en sonunda başı dik bir şekilde belki de nba'in aktif son efsanesine (lbj) bıraktı.

bakıyorum da geçmişten bugüne, ne muhteşem, ne görkemli bir kariyer, bir hayat bıraktı. gerçektir ya her canlı doğar, büyür, yaşar, ölür diye. önemli olan onun gibi bir efsaneyi geride bırakarak ölümsüzleşebilmektir, ışıklar içinde uyu black mamba. gözün arkada kalmasın, asla unutulmayacaksın benim için, olur da bana da kısmet olursa eğer, doğacak çocuğuma anlatacağım muazzam bir hikaye yarattığın için de ayrıca teşekkür ederim....

yazarken gözlerim doldu, nese, bu kupleyi senden alıyorum, seeker out.