bugün

deliler

Akılları bizden farklı çalışan kimseler. şehirlerin kozmopolitleşmesi, mahalle hayatının nostalji unsuru hâline gelmesi, bütün her yerde motorlu taşıt trafiğinin yaya davranışlarına baskın çıkacak şekilde üstünlük sağlaması, kapıları tanrı misafirleri için ardına kadar açık bahçeli evlerin yerinde korunaklı yüksek binaların bitmesi gibi gelişmeler, hepimizden önce toplumun vicdanına emanet olan delileri etkiledi. sokağa salındığı takdirde karnı doymayan ve can güvenliği kalmayan bu kimseler nihayet câmi ve türbelerde hayata tutunmaya çalışmıştı. heralde doksanlarda meczupsuz cami, imamsız cami kadar azdır. cami cemaatleri delilere can suyu verdi. avluların yeni nesil kentlerde betondan ve motordan arındırılmış görece geniş bir alan teşkil etmesi, musallîlerin ibadet neşesi ve şefkatle yaklaşması, emeklilerin, torunların, işsizlerin, düşkünlerin insan canlısı ilişkiler için artı vaktinin olması en çok kedilerle delilerin hesabına geliyordu, buralar hayli zaman yurt edinildi. bugün hâlâ sosyal hayatta deli popülasyonunun en yüksek olduğu yerler câmilerdir. (üsküdar örneğinde valide-i atik, mustafa devati ve hüdayi camii) ne var ki bu sahada da mevzi kaybedilmiş, direniş başarısızlığa uğramıştır. camiler lokal ve kısıtlı alanlardan daha uzakları kuşatamadı. asansör, yol, trafik ve şehir eşkiyaları delinin camiyle bağlantısını gittikçe zayıflattı. delilerimizin kimi yaş haddinden gitti, kimi metruk bir eve hapsedilip ağzı bağlandıktan sonra aylarca grup tecavüze uğradıkları yerden çevreye yayılan leş kokusuyla çıkarıldı, kimisi de ebeveynleri korku ve endişeyle eve kapatıp delice, çılgın işler yapma imkânını elden aldığı için engelli vatandaşlara dönüştü.