bugün

rumların türk askerine sadırı girişimi

ben bu adamların arasında kaldım. evet dün bir yaşıma daha girdim ve neo nazi kılıklı rumlar'ın ortasına düştüm. nedenine gelecek olursam, güney kıbrıs'ta ticari mal hareketlerini düzenleyen yönetmelik gereği hukuki bir konuda incelemede bulunmak için sınırdan rum tarafına geçiş yaptım. yaptığım bu geçişte denetim amacıyla geldiğimi belli etmemek için üzerimde siyah sade bir t shirt ile bol cepli kamuflaj bir şort vardı. Yanıma türkiye cumhuriyeti vatandaşı olduğumu gösterir hiç bir evrak- kimlik, sim kartı almadım, bir de telefonumdaki türkçe uygulamalar ile facebook vs silerek kendimce hazırlığımı yaptım. kktc'ye gidişimi kimlikle, rum tarafına geçişimi ise eşimden ötürü güney kore pasaportu ile yapınca rum sınır polisi adaya kuzey'den yaptığım girişi tespit edemedi. gerek hukukçu olmam, gerekse güney kore pasaportunun gücü nedeniyle beş dakikada "kutsal topraklar" ayaklarımın altındaydı.

şimdi gelelim bu saldırgan zibidilere... bu faşist piçlerin elam isminde bir partileri var ve de bildiğim kadarıyla güney kıbrıs meclisinde bir kaç milletvekilleri mevcut. adadaki türk varlığına tamamen karşılar. yani mevcut siyasetçilerimizin yaptıkları gibi "biz türkiyeliler vatanımıza dönelim, siz rumlar da adalı türkler ile barışın, anlaşın. adalı türkler sizin azınlığınız olsunlar." deseniz bile bunlar, bizim kıbrıslı türkler'i bir kaşık suda boğmak için fırsat kolluyorlar. (bkz: annan planı) (bkz: akritas planı) v.s.

dediğim gibi ledra palace denilen yerden rum tarafına girdiğim anda yüzlerce protestocunun ortasına düştüm. en gencinden, en yaşlısına kadar yüzlerce öfkeli rum "en iyi türk ölü türktür!" çığlıkları atarak sınırı oluşturan bölgedeki atıl futbol sahasına doğru yürüyorlardı. (bkz: tourkos kalos mon nekros) ben bu esnada kalabalığı önüme alarak fotoğraf çekmeye başladım.
görsel
şaşırtıcı olan bir ayrıntı ise protestocularla beraber ön safhada bulunan bir papazın kalabalığı sakinleştirmeye çalışmasıydı. papaz kısa bir süre sonra uzaklaşınca bu girişimin samimiyetini sorguladım.
görsel
rum protestocular ise hızlı bir şekilde, tek sıra olarak uygun adım yürüyüşe geçtiler. ledra palace civarındaki atıl futbol sahasının tel örgülerini parçalayarak sahaya girdiler, sahanın diğer ucu türk toprağı olduğu için, buradan sınıra sızma girişiminde bulunacaklarını tahmin ettim. en baştaki babayiğit rum delikanlılar türk tarafına doğru bir şeyler fırlatmaya başlamışlardı bile, ben de onlara yaklaşmama rağmen, suç işlememek için sahanın içerisine girmedim.
görsel
maalesef çok fazla fotoğraf çekiyor olmam rumlar'ın dikkatini çekti. beni birbirlerine işaret ettiklerini gördüğüm an çok fazla gaza geldiği anladım. adanın yaz mevsimine göre fazla beyaz tenliydim. "hişt birader ne ayaksın" dedikleri anda lince uğrayacağımı bildiğim için, tam da bu aşamada salak bir rum bebesine evrilmeye karar verdim. ben orada bulunduğum esnada molotoflar henüz hazırlanmamıştı. bir kaç psikopat taş atıyorlardı. ben de kimliğimi ele vermekten çekindiğim için elime kocaman bir taş alıp bunu havaya kaldırdım, selfie çekip ortama uyum sağladım. rum faşistleri bir bana bir de birbirlerine bakıp "galiba salak bu" gibisinden başlarını salladılar.
görsel
kısa bir süre için ilgiyi üzerimden atmış olmam tehlikenin geçmiş olduğu anlamına gelmiyordu. bölgede tansiyonun yükselmesi nedeniyle denetimi ertelemeye karar verdim. sınıra yakın starbucks'a girip ilk iş tuvalete gittim. tuvaletten wi-fi bağlantısı kurdum. tarayıcı üzerinden basic.facebook bağlantısı yaparak çektiğim fotoları sayfamda paylaştım. bir, iki saat mekanda takılıp rum kızlarını kestim. sonra da bir şey olmamış gibi kktc'ye döndüm...