bugün

yaftalamadan düşünün

makyaj güzel.

nasıl ki linç kültürümüzle meşhuruz aynı derecede şanslı biri bir günde gönüllerde taht kurabilir ya da başka bir bahtsız bedevi ayaklar altında ezilmek istenebilir bütün ülkemizde.

bir terorist başlarını ve yardakçılarını bir de ermenileri ve suriye bölücülerini ezemedik ayaklarımızın altında. ha bir de soros'u... şu abd'nin çıkarlarına göre kamuoyu araştırması yapan pzvnk var ya o işte.

düşünce güzel.

ama düşününce?

kisve düşünce olduğunda, on tane yanlışın arasına bir doğru koyup insanları aldatmak da yine o düşünceler üzerinden çok rahat ve kolay ve umarsızca yapılabiliyor.

kelimelerimizin içi de böyle boşaltıldı zaten. sırf bundan boş konuşuyoruz!

clinton bu ülkeye geldiğinde kucağına önce bir bebek alıp sevdi.
hepimiz de onu çok sevdik, aman tanrım ne şekerdi!
bebek de meşhur oldu, oh ne güzel!

çünkü clinton biliyordu; duygusal türklerin kalbinde taht kurmanın yolu bundan geçiyordu, insanlarla bire bir iletişim..
danışmanları, bunu söylemişti ona.

araştırmalarsa clinton'un türkiye'de bu güne kadar en fazla sevilen abd başkanı olduğunu gösteriyor. şaşırdınız mı?

bush da japonya'ya gidince önce köpek severek objektiflere poz verdi. çünkü japon toplumunda köpeklerin özel bir yeri vardır.
onların da kalbinde taht kurmanın yolu bir köpek sevmekten geçiyordu.
misyon tamamlandı.
herkes mutlu artık!

konuya,
abd kuklası ılımlı islam projesinin as takımı olan diğer yandan da liboş takılan din istismarcılarının temiz işlerini yapan yazılı basın organı zaman -pis işlerini yapan da vakit, bunu hepimiz biliyoruz-
gazetesine döndüğümüzde, kendilerinin "mahalle baskısı ve bölücülük" olayına reaktif değil de daha çok proaktif bir yaklaşım sergilediklerini görüyoruz.

tanıtımlarda bir insan yüzü!

tam isabet!

işte türk insanının zihnine girebilmenin en etkili yollarından biri.
çünkü her konuda fanatik olan bu toplum,
karşısındaki "insanın" gözlerinin içine baktığında etkilenir.

her konuda sözü eninde sonunda kadınlara ve başlarına bağladıkları bez parçasına getiren bu tayfa "yobaz" yaftası için tipinden hiç mi hiç "kıllanmayacağımız" bir adamcağızın, bildiğiniz bir adamcağızın resmini koyuyor.

işte proaktif yaklaşım budur.
orada baş örtüsü değil dikkatinizi taciz ediyorum,
türban takan bir bayanı koyamıyor.

"üzmez mağduresinde" olduğu gibi bir çevir kazı yanmasın muhabbetinden çok, ne şiş yansın ne kebap felsefesi.

akabinde ve detayında zaten kafasının üzerinde değil ancak beyninin içinde sarıkla gezen mercedesli yobazların hiçbiri o adamcağıza benzemiyor.

menfaatleri uğruna papaz cübbesi giyenler de!

onlar zaten dennis feneri'nden, yimpaş'tan, kombassan'dan, suriye'den, ab'den, abd'den alıyorlar fonlarını.

reklam objesi ise kim gözlerinizin içine bakan hafif kirli sakallı bir adamcağız.

aynı proaktif propagandayı yapan zaman gazetesi uzun saçlı bir çocuğun "satanist" olarak yaftalanmasından da çok(!) rahatsız olmuş.

velev ki rahatsız oldunuz. lan siz değil misiniz yıllardır insanların giyimini kuşamını, kılını, sakalını, etek altı traşını etnik ve siyasi obje haline getiren bre deyyuslar!?

neyse...

inanç istismarı konusunda saç, baş, kaş, göz ayrımı yapmayan bir yayın grubu için bu çok normal tabii.. ne olursan ol yine gel. denizsen deniz fenerine gel, dennis'sen dennis fenerine gel. nakliyat işi de bakliyat işi de bizde. farklı diş macunu kullanma, haram!

sırf bu gazeteyi "onların da ne düşündüğünü öğrenmek adına" elimize aldığımızda "o uzun saçlı çocuk hakkında okuduğumuz" yazılar ya hayaliydi ya da biz zaman gazetesine bakmamıştık. işte içincü bir alternatifi olmayan oyun bu!

buradan sormak istiyorum!

sizin gazetenizi okuduğumuzda insanları sadece "insan" olduğu için dinlemeyi, anlamayı ve onların haklarına saygı göstermeyi mi öğreneceğiz?
yoksa evirip çevirip bir şekilde kanımıza sokmaya çalıştığınız düşüncelerinizden etkilenip zihinlerimizi zincir almanıza yardım ve yataklık mı edeceğiz?