bugün

cam tavan sendromu

(bkz: glass ceiling syndrome)

ilk kez 1978 yılında Marilyn Loden tarafından bir konferansta kullanılan tabir, özellikle kadınların iş yerlerinde maruz kaldıkları ayrımcılık sebebiyle, iş yerinde yükselmelerinin engellenmesini anlatmak için kullanılan bir benzetmedir. Benzetme zaman zaman azınlıklara mensup kişilere yönelik olarak da kullanılabilmektedir. benzetmenin çıkış noktası olan dramatik hikaye ise;

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görür. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışır ama başlarını tavandaki cama çarparak düşer. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çeker. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı öğrenir.

Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkanları vardır ama buna hiç cesaret edemezler.

Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı “hayat dersi”ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkanları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel varlığını sürdürmektedir. Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini gösterir. işte buna “cam tavan sendromu” denir.

''Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır. Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir.''

yahut psikoloji biliminde bilinen yaygın adıyla;

(bkz: öğrenilmiş çaresizlik)

''Avrupa Komisyonu tarafından 2008’de yayınlanan rapora göre, AB üyesi ülkelerde kadınların saatlik kazancı erkeklere göre %17,5 daha düşüktür. Konuya ilişkin dünya genelinde ülkelerin durumunu gösteren “Cam Tavan Endeksi” isimli bir liste tutulmaktadır. Bu listeye göre, kadınlara iş yaşamında en az ayrımcılık uygulanan ülkeler izlanda, Norveç, isveç ve Finlandiya’dır. Türkiye bu listede 27. Sırada yer almaktadır. Ülkemize ilişkin veriler ayrıntılı incelendiğinde, kadınların erkeklere göre %20 daha az ücret aldığı görülmektedir. Ayrıca ülkemizin nüfusunun yaklaşık yarısı kadın olmasına rağmen, yönetici pozisyonların sadece %12,2’si kadınlar tarafından doldurulmaktadır.''