kaybedenler kulübü

ikinci filmi bir boş edebiyat ürünüdür.

ayrıca türkiye şartlarına çok uzak detaylar barındırır.

olm aktif cinsel hayatı olsun olmasın türkiye'de büyümüş bir kadın daha ilk adımda pansiyonda aynı odada kalmayı rahatça kabul etmez. ondan sonra lök diye herifin kucağına atlamaz. hadi atladı, herifin uyanması lazım lan bu işte bir şey var diye.

belli ki bir iş var değil mi?
o bir önceki filmde dünyayı anlamış, nietzsche görse kıskançlıktan kendini siktirecek, bukowski'yi kilise köşelerinde bedbaht edecek tanımlar, hayatı çözmüş cümleler...

eee?

amcık, elin kızı ne diye iki günde lök diye kucağına atlıyor bir uyan değil mi?

mevzu var burada?

sonra,

kız evli, kocasına ben seni aldattım, elin herifiyle vuruştum filan diyor koca da bunu atlatabiliriz deyip kabul ediyor he?

amına koduklarım.
tinto brass filmi mi lan bu?

ondan sonra vay dertli başım, vay hayat şöyle boktan böyle boktan...

murat menteş filan da alet olmuş bu tiplere..