bugün

kurnazlık

charlotte fiona freyja nickli yazarın, bilmem kaç küsur erkeği birlikte idare edip, mesaj yoluyla "kocişim" diye hitap edip şuh ve titrek orgazmlara gark olması kurnazlığı, aklıma geçmişten hatırladığım kurnazlıkları getirdi...

mesela aklıma geçmişte uyanık bir türk vatandaşının marlboro'yu mahkemeye vermiş olduğu geldi... elli milyon dolar istiyordu. Paketin üzerinde sigaranın sağlığa zararlı olduğu yeterince büyük yazılmamış, vatandaş da sigaranın zararlı olduğunu daha önce hiç duymamışmış, çok bozulmuş... ne oldu acaba akıbeti?

Öyle ya, ayağı kaldırıma takıldı diye belediyeye dava açıp milyon dolar isteyen, kedisini sokup öldürdüğü mikrodalga fırının üzerinde "kedi kurutmada kullanılmaz" yazmadığı için üretici firmayı mahkemeye verip milyon dolar isteyen Amerikalı uyanıktı da, biz enayi miydik?

tam bunları hatırlarken aklıma daha da bomba bir kurnazlık hikayesi geldi!

Bir başka vatandaşımız, ingiltere ve Fransa hükümetlerine karşı şu ünlü Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nde dava açmıştı.

Tam bir milyar dolar istiyordu, bir milyar dolar!

Neden mi? Çanakkale'ye saldırmış oldukları için!

Olay tam doksan sene evvel cereyan etmiş ama o bugünkü hükümetlerden davacı olmuştu. Zarar yok, "devletin sürekliliği" ilkesi var ya, herifler doksan sene önce yapıldığı ileri sürülen sözde Ermeni soykırımının hesabını bugün bizden sormuyorlar mıydı?

Fakat vatandaşımızın dava dilekçesinde öne sürdüğü gerekçe hepsine tuz biber ekiyordu;

Davacı, söz konusu hükümetleri, Çanakkale saldırısını "insanlık değerini hiçe sayarak başlatmış olmakla" suçluyordu.

Bildiğimiz kadarıyla Çanakkale'de zehirli gaz kullanılmadı. Kaldı ki, zehirli gazı 1916 yılında batı cephesinde ilk başlatanlar, müttefikimiz Alman hükümeti ve ordusudur. Yani, "bizimkiler"!

Atom bombası da, bildiğimiz kadarıyla Çanakkale'den tam otuz yıl sonra atıldı.

Ne zamandan beri toplu tüfekli "klasik" cephe saldırıları "insanlık değerlerini hiçe saymak" sayılıyordu acaba?

Gene bildiğimiz kadarıyla, ingiliz ve Fransız hükümetleri bize savaş ilan etmemişlerdi, tam tersine, biz onlara ettik!

Etmeden önce de, Osmanlı üniforması giymiş Alman bahriyelileri, Osmanlı bayrağı çekilmiş Alman gemileriyle gidip Rusya'nın Karadeniz kıyısını bir güzel bombalamışlardı... Yani sahtekarlık da yaptık... Bu olaydan da Osmanlı hükümetinde yalnızca dört kişinin haberi vardı... Ya şimdi de Putin bizim Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı mahkemeye verirse?

Sen herifin müttefikine saldıracaksın, herif onlarla yapmış olduğu anlaşma gereği sana yanıt verince kabahatli olacak. Üstelik Çanakkale saldırısı da, savaşın başlamasından tam yedi buçuk ay, bizim savaşa girmemizden tam beş ay sonra... Azıcık gecikmiş bir yanıttı.

Davacı vatandaş ayrıca söz konusu hükümetleri bu saldırıyı yapmakla "Türkiye'nin büyümesini ve toplumun gelişmesini on yıllarca geciktirmiş" olmakla da suçluyordu.

Davacı vatandaş ya okul sıralarında işi kuşbazlığa vurup tarih derslerini kırdığı için ya da hiç mi hiç okul yüzü görmediğinden, bunları duymamıştı.

Ya da "Türk'e Türk propagandasının" etkisinde kalmıştı.

Ya da bir yerlerden "Avrupa insan Hakları Mahkemesi para dağıtıyor abi" şeklinde bir duyum almış olmalıydı...

Sorun sanırım, "Çanakkale muharebelerini kurtuluş savaşımızın bir parçası sanmaktan" kaynaklanıyordu. "Her iki filmde de Atatürk oynuyor" şeklinde algılıyorlar ya... Oysa ikisinin arasında altı yıl vardır.

bu dava da ne oldu bilmiyorum ama sanırım bir şey çıkmamıştır...

Fakat benim korkum da şu; Ya herifler de bizden Süveyş Kanalı'na saldırdığımız için bir milyar sterlin isterlerse ne olacak?

Efendim? Öyle bir şey mi vardı? "Sözde kanal seferi"...

Genel kültür, adamı durduk yerde madara olmaktan korur. Genel kültür edininiz sevgili yazarlar. Çok faydalıdır.