bugün

gecenin şiiri

gelmek isterdim sana...
bir bahar tazeliğindeki umutlarla dolu yüreğimle.
yokluğunun o en kuytu ızdıraplarından kurtulup;
bir koluma güneşi ve bir koluma yıldızları takıp gelmek...
sonra,gözlerine sevdalı çoban türküleri yazmak,
mart ayazında bahar müjdesi bekler gibi beklemek kapında.
lügatımdan anlamı sensizliğe gelen tüm kelimeleri söküp
ismini dağlara-denizlere,
çığlık çığlığa haykırarak gelmek...umutsuzluklarının üstüne umutlarımı yıkmak
ve yokluğunun varlıklarını kaybedip bir sabah
bir çiçek kokusu eksik yaşamadan baharı
her uyandığımda tutan hasret nöbetlerimi yenerek gelmek...
bir zeytin dalı uzatıp yıkan korkularıma,
tüm umutlarımla yeniden barışmak,
ecel gibi kovalayan yalnızlığı atmak için içimden
zamana saklanmış vuslata inanarak gelmek...gelmek isterdim sana...
tüm denklemlerini çözüp mutlulukların.
umut dağlarının doruğunda bularak yüreğimizi,
diz boyu kara inat açan kardelenler gibi;
sana fililenerek,sana yeniiden doğarak,sana yaşayarak bir ömür
ve sana ölerek yaşamak için...
duvağı yeni açılmış bir gelin heyecanında bulmak seni
aşktan ürkek ellerine çiçekleri dahi kıskandıran
tatlı bir demet tebessüm uzatıp
yay edip kaşlarını,kirpiklerinle vurulmak için...Ah ahu gözlüm,yüreğimin çözülmez dili ah!
ben bilirim ayrılıkların zulmünü bir ben
bir benim yüreğime nakışlanır hüznün siyah yüzü
benim uykumu böler gecenin kulağıma söylediği şarkı
bir benim gözlerim uykuya hasret kalır
bir ben adını umut koyarım herşeye rağmen bekleyişlerin...Bekle beni papatyam,bekle...
tozlu raflara kaldırma ümitlerini.
gün olur günler içinde hasret tükenir,
kırılır yüreğimizin yangınıyla is tutmuş bu demir parmaklıklar.
sıra dağlar kalkar elbet aradan,
eğer ecelse kavuşmanın bir diğer adı
Tanrı'ya yakaran bu eller bir gün kavuşur
bekle...