bugün

ikinci cumhuriyetcilik

Kavram ortaya çıkısını Mehmet Altan a borcludur. Yalnız bu ikinci cumhuriyetçilik meselesi Turkiyenin 1908 devrimi, ittihat ve terakki cemiyeti ve sonrasında kurulan Cumhuriyet rejimine kadar olan tarihini incelemek ve bu tarihsel akıs üzerine oturtulmus belirli varsayımlar analiz ederek acıga cıkacaktır. ikinci Cumhuriyetçilik kavramı dısa acık, soguk savas yılları devlet politikalarını reddeden, ulus-devlet yapısına cok kulturluluge azınlık ve etnik kimliklere yeteri kadar musamaha tanımadıgı için karsı cıkan, liberal ozgurlukcu ve sosyal demokrasiden ziyade liberal bir demokratik sistemi nazar-ı itibara veren kabaca bireyi devlet karsısında onceleyen bir anlamı ifade etmektedir. Bu kavramın ortaya cıkabilmesi zaten olan bir sisteme getirilen elestiriler sonucunda beliren ihtiyacı zorunlu kılar. Nedir bu sistem. Devleti kutsal sayan, modernizm anlayısı içerisinde bireyin kendisini one cıkarmasını ve daha rahat bir yasam beklemesini ongormesi gerekmesine ragmen belli durumlarda bireylerden yasamlarını feda etmelerini bekleyen bir anlayıs, devlet eliyle zengin sınıf olusturan, uretene ustun oldugunu savunan ve kendini bu manada yetkili kılan memur anlayısı, demokratik olmayan bir sistem, tek parti iktidarı, valilerin ve kaymakamların otomatik olarak tek partinin il ve ilçe baskanları oldugu bir devlet yonetimi tarzı ve dahası. ikinci Cumhuriyetçilik pozitivist devlet anlayısının yerine liberal ve halkın taleplerini onceleyen, kendi taleplerini halka dikte etmeyen bir sistem arzulamaktadır. ittihat ve terakki cemiyeti ile baslayan sistem hemen hemen halkın yekvucut oldugu ...1923-1938 donemi haric devam etmistir. halkı cahil ve egitilmesi gereken kitle olarak goren zihniyetin yerine halkın taleplerine saygılı bir devlet anlayısı gorulmektedir ikinci cumhuriyetcilerde. Bazı nankorce kıyaslamaları vardır mutlaka. Anayasal sistemin demokratik olmayan yonlerini ivedilikle degistirip otoriter devlet anlayısını tamamen kaldırmak isterler. Cok fazla anlama cabaları olması bazen yanlıslara surukleyebiliyor onları. genel mantık sudur devlet anlayıslarında: insanlar tek tek biraraya gelerek devlet mekanızmasını olustururlar. bu mekanizmayı olusturmalarının sebebi dogal olarak herkesin sahip oldugu hakların dısarıdan veya iceriden gelebilecek tehlikelere karsı korunabilmesi ve bu hkları yazılı hale getirerek herkesin saygılı olması için toplumsal sozlesmeyi imzalaması. madem devlet bireylerden olusur ve bireyleri korumak ve gozetmek onların haklarını muhafaza etmek için vardır o zaman devlet neye dayanarak insanların haklarını gasbetme yetkisini kendisinde bulabilmektedir. işte temel sorun burada... devlet kendisini olusturan vatandasın hakkını gasbedemez, hele hele modern bir devlet oldugu iddiasında ise asla ve asla kendi vatansasının hayatı hakkında tasarruf yapamaz. (kaldı ki modernizm kavram itibariyle bireysel yasamın daha iyi standartlara kavusması amacını tasımaktadır. modern bir devlet bu durumda vatandasından devleti icin canını feda etmesini isterse bu ilkeyi yerle bir etmiş olacaktır ve modernizmin icinde modernizm terisine aykırı bir dil kullanmıs bulunacaktır.)
temel sorun burada yatmaktadır ve bana kalırsa ikinci cumhuriyetcilik kavramının geri planda ihtiva ettiği sorunsal ve sembolize ettiği yonetim tarzı bu bakıs üzerine oturtulmustur.