bugün

asansör hareket etmeyince en şişman olana bakmak

ayıptır diyerek hemen konuya geçeceğim zira kırpa kırpa bu hale gelen başlık anlatılmak isteneni pek yansıtamadı maalesef. yanıldığımı umarak izah edeyim efem.

hani sekiz kişilik asansörler vardır ya, şirket asansörleri, hastane asansörleridir bunlar genellikle. paslanmaz otomatik kapıları vardır, çift kanatlı. tam kapanırken binmeye korktuklarımızdır hani bunlar. bildin di mi? onlarca insan bekler kapısında açıldı mı kapı, kapanmadan bineyim endişesiyle herkes hurra içeri dalar.

sonra basarlar çıkacakları katı gösteren düğmeye ama o da ne; ya kapı kapanır gibi olup tekrar açılır ya da varsa bir uyarı düğmesi o yanar söner bilemedinse boşver hareket etmez işte yerinden asansör. işte tam o an herkesin aklından farklı farklı düşünceler geçer. kimi sesli olarak dile getirir bunu, "sekiz kişilik yazıyor, kaç kişiyiz"? başlar saymaya; "bir, iki, dört, dokuz". sonra bir diğeri "820 kg çekiyormuş abi" der. bir başkası kafasından başlar hesaplamaya: "şu var 70 kilo, bu olsa olsa 50, bak bu 90 kilo ağır çekti zaar" falan diye. asansöre son binen sıklıkla havaya bakan olur, inmek zorunda kalmamak için...

ama kapanmaz işte lanet kapı. biri inmelidir, gözler hemen aralarında en şişman olan kimseye çevrilir. yahu adam belki ilk binen kişi ne biliyorsun? sıkışmış kalmış, farkettiğinden bakışlarınızı aynaya yapıştırmış yarısını. hoş sen gene bakma aynaya olduğundan daha da şişman görebilirsin onu o anda. utandırırsınız işte adamı.

bir de kendini şişman sanan zayıflar var ki her asansörde denk gelir bunlardan bir tane. " ben çıkayım en iyisi " der, tam niyetlenirken bir diğeri " yok abla senin etin ne butun ne bi sen mi ağır geldin" diyerek durdurur onu ama üç beş kişinin gözleri hala üzerindedir aynayla artık nerdeyse bütünleşmiş iri kişinin. ama iner ama inmez, asansörün çekme gücünü kıranın o olduğu kararına varılır birçokları tarafından.

neyseki bir iki kişi "siz çıkın biz bir sonrakine bineriz" diyerek iner, sıklıkla kapıya en yakın olanlardır bunlar...