bugün

anayasa mahkemesi nin turban yasasini iptal etmesi

"yasamanın bağımsızlığı" olgusuna konulan darbelerden biridir. anayasa mahkemesi, yürürlüğe giren bir kanunu esas bakımından denetleme yetkisine sahip değildir. hukuk diline yabancı olanlar için açıklama yapalım, esas derken kanunun içeriğinden bahsediyorum. bahsedilen kanunun içeriğine dayanarak iptal edilmesidir önemli olan. kanunun içeriği önemli değil, burada türban değil de atıyorum cep telefonu yasası da olsa anayasa mahkemesi, şekline uygun çıkarıldığı sürece(ki bu da kanunun çıkarılma süresi, oylama çoğunluğuyla ilgili meselelerdir) bu yasayı başka özelliklere dayanarak iptal edemez. bu anlamda anayasa mahkemesi, ciddi anlamda anayasayla çelişmektedir. yasayı tasvip ediyor muydum? hayır. laiklik olgusu çerçevesinde kamu alanlarına türbanın girmesine ben de sapına kadar karşıyım. ama burada yargının "laiklik korumacılığı" yapmasıdır sorun. yargının görevi bu değildir, olmamalıdır. şu an anayasa mahkemesinin yaptığı, menderesten başlayıp erbakanın indirilmesine kadar devam eden darbelerle eşdeğerdir. darbeyi bu sefer asker yapmıyor, "demokratik gözüken" bir yolla yargı yapıyor. "e o zaman kim durduracak bu akpyi?" derseniz, bu herifler %50 oy alırken neredeydiniz derim. eğer akp gibi bir partinin karşısına adamakıllı çıkacak bir parti kuramıyorsa bu ülke, o zaman sorunu ben halkta ararım. akp'nin nasıl bir parti olduğu, nasıl bir politika izlediği zaten belli, erdoğan'ın türban yasası çıkarmasına kim şaşırdı bu ülkede allahaşkına? e ama buna rağmen bu parti deliler gibi oy topluyorsa, sonra gidip biri bu akpyi durdursun dememelidir. "asker" ve "yargı" gibi yerlere sığınacağımıza, biz kendi kendimizi toparlamalıyız önce.